Mili Eğitim Bakanı Nabi Avcı'dan bir ricam var.. İlkokullara Gülümseme dersi koysun..
Bakın, Başbakanı o hep sert, her gergin yüzünden dolayı durmadan eleştiriyorum, ama biz milletçe asık suratlı olmayı marifet, hatta işimizin gereği sanıyoruz.
Kıbrıs'a gittim ya geçen ay.. Yeşilköy'den çıkarken ve girerken, iki defa pasaport polisiyle karşılaştım.
İnsanın suratına bakmayan bir "Günaydın, nasılsınız" demeyi fazla gören, gülümsemenin belki de polis üniformasına yakışmadığını düşünüp surat asan iki polis.. Oysa kaç kez yazdım..
Pasaport polisi, bu ülkeye gelenin ilk, gidenin son karşılaştığı kişidir. İlk izlenim de odur, son izlenim de..
Bu arkadaşlara niye öğretilmez, bir minik tebessüm?.. Üstelik, polislik gibi gerçekten cefa dolu bir mesleğin yapıldığı en iyi yerdir, Yeşilköy dış hatlar..
Klimalı çalışma alanı.. Ne soğuk var, ne sıcak. Kar, dolu, yağmur, taş, molotof kokteyli, saldırma, kaçma yok.. Beyfendi gibi oturuyorsun.
Yemeklerin güzel ve muntazam..
Freeshoplar da orda.. Günlerce eve gitmeyen, aç bilaç Taksim Polisi ile meslektaş olduğunu bir düşünse..
Mudo'nun bir mağazasına gittim. İsim vermem, muhbir duruma düşerim.. Kapıdan girdiğim anda bir tezgahtar.. Gülümsedim ve "Merhaba" dedim.. Cevap verse, aradığımı hangi bölümde bulacağımı soracağım.. Suratıma öyle ters bir ifadeyle baktı ki.. Sanki sırnaşmak için laf atmışım.. Döndü arkasını gitti, beni kapıda piç gibi bırakıp. Ben de döndüm gittim tabii..
Yahu tezgahtarlık gülümseme ile başlar, gülümseme ile biter.. Mudo'nun yaptığı milyonlarca liralık reklam beni o dükkanın kapısına getirir.
Ötesi tezgahtara aittir. Sizi gülerek karşılayan tezgahtara.. Malı reklam değil, tezgahtar satar çünkü..
Hani nerde?.
Sabah binasının girişlerindeki güvenlikçi arkadaşlara, asık suratlı değil güler yüzlü olmaları gerektiğini sonunda anlattım. Onlar bu gazetenin ilk yüzleri çünkü. Onun bilincinde olmalılar..
Resepsiyondaki arkadaşlar da o kadar güleç karşılıyorlar ki gelenleri..
Kötü mü oluyor?.