Sevgili dostum Dr. Erdoğan Karatay seyahati çok sever. Orta çağda yaşasa "Keşşaf" olurdu herhalde..
Geçen hafta Tanzanya'ya gitti ve ordan bana bir not attı.
Buyrun..
***
Tanzanya seyahatimde başkent Darüsselam' dan iki saat mesafedeyim!
Bulunduğum yere karayoluyla gelinemiyor! Hint Okyanusu kıyısında bir cennet ama Allah'ın unuttuğu bir yer! Kara yolu yok.
Gelirken başkentten iki yolcu kapasiteli bir özel uçakla geldik. 15 dakika uçtuktan sonra topraktan yapılmış bir piste indik. Ciple karşıladılar, bir süre ciple gittikten sonra o yol da bitti. Bir kayığa bindik ve yolculuğumuzu öyle tamamladık!
Tarzan filmlerinde gördüğümüz cangıldayız, aynen!
Etrafımız maymunlarla dolu, yanı başımızdaki gölde timsahlar var!
İnsanlar ayakkabı, terlik falan kullanmıyor. Biz de öyle.. Sürekli yalınayağız!.
Akşam yemek yiyoruz, garson geldi, sohbet ediyoruz yemekten sonra! Garsonun adı Cuma yani bizim bildiğimiz Robinson' un Cuma'sı! "Gardaş sen Turkey bilir misin" diyorum, "Ora nire gurban" diyor!
Bak yeminle söylüyorum..
"Galatasaray" diyorum, "Ohhh very good team" diyor, "Drogba" diyor ve ekliyor: "Yanlış anlama.. Biz Galatasaray'ı Drogba'dan önce de bilirdik.
2000 yılından beri takip ederiz" diyor!
Bakar mısın?.