Ne 2013'müş bu yahu!. Ne ikibin 13!.. Yahu bir nefes aldır.. Yahu birinin yasını doğru dürüst tutacak vakit ver..
Acı haberi al.. Otur yaz..
Cenazeye koşarken, yeni haber gelsin.. Ard arda.. Üst üste..
Metin Serezli'nin cenazesi için hazırlanıyorum sabah sabah..
Yazıları erken bitirip Teşvikiye Camisi'ne yetişmem gerek ya, öğle namazına.. Telefonuma mesaj düşüyor.
"Mehmet Ali'yi kaybettik.."
M.Ali.. Hayattaki en yakın dostlarımdan.. Neşe kaynağı, şaka kaynağı, espri kaynağı arkadaşım..
Salı gurubunun en sevilen üyelerinden.. Kuruculardan.. İki eli kanda olsa her salı gelenlerden..
Bizim masa T şeklindedir.. Ben uzun çizginin ortasında otururum.
Başkanım ya.. M.Ali kısa çizginin ucunda.. Kısa çizgide oturanlar "Muhalefet"i temsil ederler, salı gurubunda.. M. Ali de onların başı.. Bir görevi daha var..
Bizim gurubun öğle yemeğinde, tatlı sohbeti bölecek şeyler cezaya tabidir. Cep telefonu mesela..
Geçin konuşma, mesaj atmayı..
Teşhir etmek dahi ceza gerektirir.
Sohbete kişisel işleri katmak, orada, masadakilerle iş konuşması yapmak mesela..
Cezayı ben keserim Başkan olarak.. Ama, M. Ali, salı gurubunun Yüksek Yargı Başkanıdır, ayni zamanda.. Cezaya itirazlar ona yapılır..
O da genelde verdiğim cezayı katlar..
İtiraz edeni pişman eder..
Neden?.
Toplanan cezalar, bize hizmet eden garson kardeşlerimize pay edilir de ondan. M. Ali hayata garsonlukla değil, komilikle başlamıştır çünkü.. O paranın kime gittiğini ve değerini çok iyi bilir..
Adım adım tırnaklarıyla kazıyarak yükselmiş, Türkiye'nin, bildiğim, içinde yaşadığım en güzel kulübü Q Caz Barı kurmuştur..
O M. Ali işte.. Aramızdaki kısa adı "Q" olan M. Ali!..
Çırağan Sarayı'nın içindeydi, onu ilk tanıdığımda.. Sarayın zindanlarından, harika bir mekan yaratmıştı.. Geniş salonda Aşkın Arsunan ve arkadaşları çalarlardı, M. Ali'nin Amerika'dan bulup getirdiği caz şarkıcılarına eşlik ederek..
İlham Gencer çalardı, piyanosuyla..
İçerdeki küçük salon ise, sabaha kadar eğlence süren kulüptü.
Burada M. Ali'nin keşfettiği gençler sahne alırdı.. Ferhat Göçer'i şöhret yapan M. Ali'ydi.. Nez'i de.. Yazları sarayın bahçesine, dünya güzeli Boğaz'ın kenarına taşındı mı, Q Caz, tadına doyulmazdı..
Her, ama her gece giderdik, M.Ali'ye.. İstanbul'a gelen herkes, her ünlü giderdi..
Bill Clinton saksafon üflemişti, Q'da..
Sonra Türk düşmanı hain bir İsviçreli Genel Müdür, kendi otelinin içinde kendisinden şöhretli Q Caz Bar'ı kıskandı.. Akla hayale gelmez pislikler yaptı.. Otel odalarına yazılar koydu, "Q Caz Bar'la alakamız yoktur, başınıza geleceklerden sorumlu değiliz" diye..
Yazlığa taşınmasın diye, bahçeyi kazdı..
Öldürdü Q Caz Barı.. Sonunda kovdular onu da otelden..
Antalya'da yeni açılan bir otele gitti. Ordan da kovuldu. Sonunda Türkiye'den defoldu gitti ama, o dünyalar güzeli mekanı bitirdi.
M.Ali'yi de bitirdi.
O güzelliği yerine koyamadı bir daha M. Ali kafasında..
Çeşitli işler denedi ama, Çırağan'ın o harika mekanını tutmadı hiçbiri.. Sinmedi hiçbiri içine..
Baş başa kaldık mı, o günleri anardık hep..
Q harfi şeklinde kül tablaları yaptırmıştı, Çırağan Bahçesi için yazlık.. Küller uçuşmasın diye özel tasarladığı.. Bana da hediye etmişti bir kaç tane, yazın bahçeye geldiğinde küllüklerimi beğenmediği için..
Geçen salı "M. Ali" dedim, "Bizim bahçe açılıyor, bu ay sonlarında..
Ama Fatoş kül tablalarından bir ikisini kaybetmiş galiba, kış başında.." "Sen merak etme ağbi" demişti... "Benim depoda bol var..
Getiririm gene.."
Elimde kalan Q'lar şimdi altın..
Bahçedeki masaya itina ile yerleştireceğim onları..
Her gelen Q'yu, ansın diye..
Q M.Ali'yi..