Evet!.. Hâlâ Kelebek.. Kelebeğin Rüyası.. Ne yazsam bitmiyor..
Müge Akgün'ü Radikal'de okurken fark ettim..
1941'i gösterirken Kelebek, maden mükellefiyetini anlatıyor, ama başka şeyler de anlatıyor..
"1940'larda bir anadolu kentinde böyle kıyafetler, balolar, danslar olur muymuş" diyor Müge?.
1940'lar Anadolu kasabasında Ziraat Bankası'nın düzenlediği Tenis turnuvasında, kasabanın kızları, tenis kılıklarıyla oynuyorlar 1940'lar Anadolu kasabasında Halk Evlerinde, liseli kızlar ve delikanlılar, tiyatro, dans, folklor ekipleri olarak bir araya geliyor.. O zamanlar "Kızlarla erkekleri bir arada tutmanın sorumluluğunu alamam" diyen bakanlar da yok..
Kelebeğin Rüyası, sadece öyküsü ve oyuncularıyla değil, 1940'lar Türkiyesi için de izlenmeye değer!..