Bir gün sokakta yürürken, arkadaşım George'nin karşıdan geldiğini gördüm.
Üzgün bakışlarından ruh halini anlamamak olanaksızdı.
"George, nasılsın?" dedim. Çok sıradan bir soru sormuştum, ama beni çok ciddiye aldı ve tam 15 dakika kendisini ne kadar kötü hissettiğini anlattı. O konuştukça, ben de kendimi kötü hissetmeye başladım.
Sonunda ona, "George, seni bu kadar sıkıntılı gördüğüme gerçekten çok üzüldüm.
Peki bu halinin sebebi ne?" "Sorunlarım" dedi, "Sadece sorunlarım.
Sorunlarımdan bıktım artık. Beni sorunlarımdan kurtar, senin en çok yardım etmek istediğin derneğe 5 bin dolar bağışlayacağım."
Eee, ben böyle bir öneriyi reddeder miyim?
Ona, "Dün binlerce insanın bulunduğu bir yere gittim. Hiç birinin tek bir sorunu bile yoktu. Sen de oraya gitmek ister misin" dedim.
"Ne zaman gidiyoruz" dedi. "Yarın" dedim, "Seninle yarın mezarlığa gideceğiz. Çünkü hiç sorunu olmayan insanlar sadece ölülerdir."
(Esra Gil'e teşekkürlerimle..)