Abuzittincim,
Hafta içinde Mersin'deydim. On dakika içinde sanırım hiç bi şehrimizde, iki ayrı Türkiye, bu kadar net fotoğraflanamaz.. Eski Türkiye, eski limanın bulunduğu taraflar. Yeni Türkiye, Mersin Marina'nın yapıldığı yer ve ötesi. İnsanlar farklı, giyinişleri farklı, binalar farklı, lokantalar farklı, sokakta konuşulan diller farklı her şey farklı kardeşim.
Eski Türkiye için söylenecek şu; kim ne derse desin, AB kapısında daha çok bekler.. Yeni Türkiye dersen AB'yi sollamış.. Miami'den bi köşe. Tabii bu ayırımı yaparken, insan hakları, özgürlükler, yargı bağımsızlığı gibi ufak tefek konuları değerlendirme dışı bırakıyorum.
Yeni Türkiye'deki Mersin Yat Limanı'na bayıldım. Esasında öyle büyük değil, 500 teknenin yanaşabileceği bi marina. Ama mimarları kimlerse çok güzel, çok sevimli bi kompleks oluşturmuşlar. İçinde çarşısı, alış veriş yerleri, spor sahaları, yüzme havuzları, 2000 kişilik anfi tiyatro, kocaman bi suni gölet, çocuk bahçeleri her şey var. Yeni Türkiye'nin içinde ayrı bi köşe denebilir. Yani buraya yalnız teknelerin gelip demirleyeceği bi liman olarak bakmamak lazım. Mersin'e sosyal açıdan çok şey katmış. Serin ve yağışlı havaya rağmen çok kalabalıktı.
En çok beğendiklerimden biri de yan yana dizili kafeler oldu. Abartısız, son derece sade, birbirinden güzel dekore edilmişler. Fiyatlar da makul. Ama Paşabahçe'nin satış mağazasına ayrı bi yer ayırmak lazım. Vitrinleri çok göz alıcı süslenmiş. Teşhir edilen, bardaklar, vazolar, yemek takımları, dev şişeler, çiçeklikler tasarım açısından birer sanat eseri desem abartmış olmam.
Abuzittincim, biliyorsun ev eşyalarında Şişecam, dünyanın en büyük 3'üncü markası. Bulgaristan ve Rusya'daki yatırımlar da devreye girdiğinde dünyanın birincisi olacağı söyleniyor. Tamamen Türk işçiliği, Türk tasarımı, Türk üretimi,Türk emeği.. Türkiye'nin en büyük üretim kurumu. Net bir milyardan fazla kazancı var.. Arkasında devlet desteği de yok. Başındaki yöneticileri de iki de bir basının karşısına çıkıp ".. biz dünyanın en çok noktasına mal satıyoruz..şu kadar bin çeşit mal üretiyoruz" diye böbürlenmiyorlar. Son derece mütevazı insanlar. Ön plana çıkmayı hiç istemiyorlar. Adlarını bile bilmiyoruz. Tam 135 ülkeye 20 binden fazla çeşit hem el hem makine yapımı ürün pazarlıyorlar. Helal olsun!
Ama reklamları zayıf.
Mesela dünya televizyonlarında Paşabahçe'nin hiç tanıtım filmlerini görmedim. Dünya üçüncüsü bi markadan bahsediyoruz. Cam eşyalar dışındaki türlerde dünya 7'ncilikleri var. Nedense reklamda içe kapanıklar. Bizim medyaya gelince böyle şeylerle pek ilgilenmezler zaten. Bi dünya markasıymış.. Avrupa'nın da ikinci büyüğü! Geçiniz..
Paşabahçe'nin süper ligde oynayan bi futbol takımı olsa ve ara transferde Ronaldo'yu transfer etseydi 365 gün manşetlerden iner miydi Abuzittincim?
Münasip yerlerinden öperim kardeşim.