Ayşen Gruda, barış için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu söyledi.. Günlerdir medyamızda onun sözlerini ve yorumlarını okuyorum.. En güzelini sevgili dostum Oral Çalışlar yazdı. (Oral, bu ayın başından beri Taraf'ı yönetiyor. Başarılar Oral..)
En anlamlı lafın altını en kocaman o çizmiş.
"Ben hiç korkmadan mağaralara gidip o insanları ikna edebilirim. Onlar bana bir şey yapmazlar. Onlar da benim filmlerimle büyüdüler.."
"Onlar da benim filmlerimle büyüdüler" lafına dikkat çekiyor Oral..
Öyle değil mi?. Hepimiz ayni filmlerle büyümedik mi?.
"Onlar" dediklerimiz "Biz" değil mi aslında.. Bizden değil mi?
Peki o zaman soralım, Sayın Başbakana..
Kendilerinden siyasal çözüm için yardım beklediğimiz bir siyasi parti yöneticilerini "Onlarla kucaklaşanlar ve kucaklaşmayanlar" diye ikiye ayırmak barışa hizmet eder mi?. Yoksa çözümsüzlükten fayda umanlara mı yardımcı oluruz?.
O parti, o insanlara güven, o insanlara inanç vermezse, sözünü dinletebilir mi?. Etkili olabilir mi?.
Mesele, MHP'nin gazına gelip BDP'yi köşeye sıkıştırmak mı, yoksa "Bakın biz silahsız çözüm arayanları nasıl dinliyor, kabul ediyor, destekliyoruz" mesajını en azından dağdaki "Kararsız çoğunluklar"a vermek mi?.