AKM kapandığından bu yana yolum Taksim'e pek düşmedi.. Fazıl Say için Aksanat'a giderken, karşıdan gelen arkadaşıma "The Marmara'nın altındaki pastanede buluşalım" dedim..
Orada benim en sevdiğim pastane vardı.. Acı tatlı anılarıyla İstanbul'un en güzel, en ünlü buluşma, oturma yeri.. Daima romantik, daima havalı.. Saatlerce oturur insan..
Gittim ki, koca bir Starbucks yazıyor.. Hiç sevmem.. Yanında bir kapı daha var. Bakmadan daldım ve garsonlar önüme mönüyü koyar koymaz, kalkmak geldi içimden.. Ora da Kichenette'miş meğer..
Nefret ettiğim yerlerden..
Hayır.. Servis fevkalade.. Hele Taksim'dekiler.. Nasıl şirin, nasıl sevecen, nasıl herkese koşuşan güler yüzlü, dost insanlar..
Ama ben Kichenette gibi Doors gurubu yerlere gitmemeye yeminliyim.. İnsanı eşek yerine koydukları için..
Bunlar lüks yerler.. Fiyatları da lüks..
Onca para veriyorsunuz..
" Diyet Kola" diyorsunuz.. Yok.. İlle Pepsi içeceksiniz..
Yahu mecbur muyum?. Yahu, kola işi sigara gibidir. Marlboro tiryakisi Kent içemez..
Onca para vereyim, sonra bana izmaritçi muamelesi yapsınlar..
Armani kafe böyleydi, Nişantaşı'nda. Bir defa gittim, sonra adımı atmadım..
Yahu böyle pahalı, böyle zengin yerlerin, Pepsi'den gelecek üç kuruş avantaya tamah edip, Coca Cola satmaması, ticari ahlaka uyar mı?. Geçiniz?. Kurallara uyar mı?.
Bu ülke rekabet kurulları, bu haksız rekabete ses çıkarmazlarsa, neye bakarlar?.