Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Soykırım müzesinden anılar..

İroş Washington'da..

Sevgili İroş, yani İrem Sayın, yani Yasemin'in kızı, bu yaz Amerika'ya gitti, yaz okuluna.. Döndü geldi.. "İzlenimlerini yaz" dedim.. İki yazı yazdı.. İşte ilki.. 17 yaşında bir genç kızın Soykırım Müzesinde gördükleri ve hissettikleri.. Müthiş bir yazı..

***
"Biz ayakkabılarız, biz geriye kalan tek görgü tanıklarıyız.
Biz torunların ve büyükbabaların ayakkabılarıyız, Prag'dan, Paris'ten, Amsterdam'dan,
Sadece kumaştan ve deriden yapıldığımız, etten kemikten yapılmadığımız için o cehennem ateşinden kurtulduk."
Moses Schulstein (1911-1981) İbrani sair..
Bu yazı Amerika'da Holocaust adlı soykırım müzesinden alıntı. Yazının altında soykırıma uğrayan Yahudilerin yüzlerce ayakkabısı var.
Müzenin gerçek ismi United States Holocaust Memorial Museum, Amerika Birleşik Devletleri Yahudi Soykırımını Anma Müzesi..
Başta Yahudiler, Çingeneler bedensel özürlüler ve daha bir çok gurubun çektiği tüm acıları, üzüntüleri, kayıpları, işkenceleri bir bir öğrenip onların yaşadıklarını bir nebze olsun anlamaya çalışıyorsun...
Ve anlatıyor da... O duvarlardaki yazılar, mahkûmların giydiği kıyafetler, kullandıkları eşyalar (ayakkabılar, çatallar, makaslar...), videolar, size yaşanan her hikâyeyi tek tek naklediyor.
O ayakkabılara baktığımda her çiftinin ayrı bir hikâyesi olduğunu düşündüm, acaba o tabanı delik ayakkabı nerelerde çalıştırılmıştı? O yırtık olanın sonu nasıl oldu? Gaz odası mı? Kim bilir? Peki ya o çocuk ayakkabısının hikâyesi? Onun suçu neydi peki?
İzlediğimiz videolardan birinde kurtulanlar, yaşadıklarını anlatıyordu. Hepsi aynı soruyu soruyordu bize "Siz hiç suçsuz olduğunuz halde cezalandırıldınız mı? Biz cezalandırıldık."
Onların suçu Yahudi olmaktı. Irkları yüzünden cezalandırılmışlardı... "Acaba nasıl bir hayvan olarak görülüyoruz diye çok merak ediyordum, sokaktaki hayvanlara yapılan muamelenin daha kötüsü bize yapılıyordu." demişti biri. Ve konuşan her kişinin gözlerinden o acıyı görebiliyordunuz, akan yaşlardan da üzüntüleri...
Peki bu Yahudiler ne yaşadı? Her şey yavaş yavaş başladı, ilk önce bazı yasalar kondu, bazı özgürlükler kısıtlandı. Onlara özel banklar konuldu, başka bir yerde oturmaları artık yasaktı, onların dükkânlarından alışveriş yapılması yasaklandı. Hepsine Davut yıldızı üzerine 'yahudi' yazan kumaş parçaları takmaları zorunluluğu getirildi. Sonra bu insanlar bir bir toplandı, gettolara yerleştirildi, sinagogları yakıldı. Evlerinden, arkadaşlarından uzaklara yollandılar, aç susuz bırakıldılar, üzerlerinde deney yaptılar, saçlarını eşyalarda kullandılar, altın dişlerini eritip sattılar, vücutlarından sabun yaptılar, isimlerini alıp onlara sayı verdiler, mahkûm gibi bir örnek giydirildiler... Güçlü kuvvetli olanları çalıştırdılar, güçsüzleri gaz odalarına duş vaadiyle sokup canlarını aldılar... 6 milyon kişi bunları yaşadı, 1.5 milyonu çocuk...
Onların tek suçu Yahudi olmaktı...
Bir dakikalığına kendi hayatınızı düşünün -onlar da iyi kötü yaşayıp gidiyordu- ta ki bir gün suçlu ilan edildiniz nedeni inançlarınız. Elinizdeki her şey alındı uzaklaştırıldınız evinizden, ölüme mahkûm edildiniz. Hayal edebiliyor musunuz?
Çok zor onların yaşadıklarını hayal bile etmek çok zor. Ben bunu oraya gidince anladım.
Ve müzede bana çok ilginç gelen bir şey. Girişte size "kimlik" kartları veriliyor, bu kimlikler Holocaust zamanında yaşayan insanların hikâyesini anlatıyor. Siz de gezerken o kişi oluyorsunuz; ben Gisha Galina Bursztyn'dim...
Size kesinlikle tavsiyem hayatınızda en az bir kere o müzeye uğramanız ve onların yaşadıklarını hissetmeniz... Bu benim ikinci gidişimdi ve son olacağını düşünmüyorum çünkü her gittiğimde ayrı bir "kimlik" oluyorum farklı bir hayatı yaşıyorum...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA