Önce Mine İzgi Örsçekiç yazmam gerek.. Mine, Bodrum Bale Festivali'nde izlediğim ve dün size anlattığım Harem'in baş dansçılarından..
Cariye Çeşmidil'i canlandırıyordu. Yazımdan ismi düşmüş, her nasılsa..
"O kadar önemli mi, bu yazıya onunla giriyorsun?. Dibe bir özür notu koysan?.."
Hayır önemli..
Bu ülkede, belli sanat dallarının hem de nasıl bir feragatle yaşatıldıklarını en iyi bilenlerdenim.. Bir ömür, bir devlet maaşına vakfedilir.. Manevi tatmin mi?. Ne gezer.. Bu ülkede onlar ne televizyon dakikası olurlar, ne gazete satırı.. Topu topu üç kişi ya yazar ya yazmaz.. Yani bir hayat boyu adının bir yerde geçmesi, alkışlandığının bilinmesi enderdir. İşte bu "Ender"lerden birinde de, senin adın kazaya uğrarsa ne hissedersin?..
Bodrum Bale Festivali'ne kaç gazeteci, kaç televizyoncu geldi?. Kaç kişi yazdı, kaç kişi gösterdi?. Bunlara bol keseden Ege yerel ekleri ve Ege yerel TV kanalları dahil..
Yahu 20'nci yüzyıl üç büyük erkek dansçı yetiştirmiş. Sırasıyla, Nureyev.. Barişnikov ve Muhammedov.. Nureyev öldü. Barişnikov artık dans etmiyor. Yani İrek Muhammedov yaşayan ve dans eden en büyük erkek dansçı.. O Türkiye'ye, Bodrum'a geliyor.. Hem de ikinci defa.. İlk defa 2010'da konuk dansçısı olduğu Sofya Balesi ile Bodrum Kalesi'ni fethetmişti. Bu defa, İzmir Devlet Balesi oynuyor, ayni Zorba'yı.. Konuk dansçı gene İrek..
..Ve bu ülkede kimsenin haberi yok.. Kimsenin umurunda değil..
Yahu eser Kazancakis.. Dünyaca ünlü..
Yahu müzik Teodorakis.. Dünyaca ünlü..
Yahu o final, Sirtaki dansı, Anthony Quinn'in sayesinde dünyaca ünlü.. Bunlar ayağınızda, haber olmaz mı?. Yazı olmaz mı?.. Sayfalar, programlar olmaz mı?.
Hayır olmaz..
Yahu, bu İrek Muhammedov'un kendi hayatı roman.. Kazan'da doğmuş.. Tatar Türkleri'nden.. Buyrun bir ilgi daha.. Bolşoy'da baş dansçılığa yükselmiş.. Gene Bolşoy baş dansçılarından Maria Zubkova ile evlenmiş.. Karı koca Sovyetler Birliği'nden bir kaçış öyküleri var, film olur.. İngiltere'ye.. Royal Bale'ye baş dansçı olmuş.. Paris, Hollanda Kraliyet, Viyana, Helsinki, La Scala, İskoçya, Bordeaux, Santiago,, Wiesbaden, Varşova, Avustralya Ulusal Balelerinde dans etmiş.. Şimdi İzmir Balesi'nin konuğu..
Bu yaşamdan hem de dizi röportaj çıkmaz mı?. Hani nerde o gazeteci?..
Hani nerde o eski İstihbarat Şefleri.. "İrek Muhammedov Bodrum'da.. Git onunla iki gün yaşa, dön gel, hepsini yaz" görevi verecek şefler?. Nerde o röportajları yazacak Yaşar Kemaller, Fikret Otyam, Halit Çapın, Mete Akyollar?.. Röportaj yazarlığı mı kaldı?. Koy teybi, sekreter çözsün, oldu gazete yazısı..
Ne şef kaldı, ne istihbarat, ne de muhabir, yazar.. Ajanstan ne gelirse, o.. İrek olunca da gelmez.. İlle de ikoncan, mikoncan olacak ki, "Altı siyah, üstü renkli bikinisi"ne kadar haber olsun..
En son kiminle kırıştırmış, geçen hafta kimleymiş, bu hafta kimle, yazılsın gösterilsin.. Sanıyorlar ki, bu rezillikler milletin umurunda..
Yani, sabah sabah gazeteye geldim ki, İzmir Devlet Balesi'nin ve konuğu İrek Muhammedov'un Zorba Balesini, o muhteşem, o unutulmaz, o çok hoş sürprizle biten, insana yaşamı değerli kılan o rüya geceyi anlatayım, öfkem kabardı birden..
"Açtırma kutuyu, söyletme kötüyü" derler eskiler.. Konu "Gazetecilik" olunca ben de kötü oluyorum işte..
Bir yandan internet kökümüzü kazımağa çalışırken, bir yandan biz, ekmeklerine yağ sürüyoruz, ajans bülteni halinde birbirinin ayni gazeteler çıkararak.. Nasıl konuşmayayım..
Konuşacağım daha.. Haftaya.. Ama o güzel geceyi yarın anlatacağım merak etmeyin..