Böyle bir sesi ilk kez canlı dinliyorum. Filmlerde, plaklarda, CD'lerde dinlediklerinize benzemiyor. Bambaşka bir etki.. Bambaşka bir ortam.. Zaman yok.. Sanki yüzyıllar öncesindesiniz. Sanki sonsuzluğun sesi kulaklarınızda yankılanıyor. Anlatmak çok zor!.. Dekor inanılmaz.. Boğaz'ın o eşşiz manzarasının yansıdığı camların önünde simsiyah kostümü içinde genç bir adam var.
Orada ama bizimle değil.. Bir başka yerde, bir başka boyutta.. Hissettikleri yüzüne, bakışlarına yansıyor. Yaşama, ölüme, aşka dokunuyor gibi.. Handel ve Mahler'den söylüyor. Sonra Neruda'ya geçiyor. Şili'li şair Pablo Neruda'ya.. Anlatılmaz güzellikteki mısraların müziğine..
ABD Başkonsolosluğu konutundayız. İstanbul'da.. Başkonsolos Scott F. Kilner ve eşinin davetlisi olarak.. Karşımızda bir başka Amerikalı.. Don Krim, kontrtenor.
Emekli Büyükelçi Ahmet Banguoğlu'nun eşi Nilgün Banguoğlu Mayorka'da tanımış ve Türkiye'ye davet etmiş. Krim'in deyimiyle konser de, Bayan Banguoğlu'nun "sihirli çabaları" sayesinde gerçekleştirilmiş, zaten.. Piyanodaki Amerikalı sanatçı ise, Susanne Bradbury.. Defalarca birlikte çalışmışlar. Don Krim'in sanat yaşamı önce tiyatro, sonra klasik müzik eğitimiyle başlamış. Bir ara Hollywood'da popüler şarkılar da söylemiş. Tiyatro eğitimi onu çağdaş edebiyata yönlendirirken, sesinin ender rastlanan özelliği (kadın sesine en yakın erkek sesi) barok müziğe yöneltmiş. Ta ki, Amerikalı ünlü mezzo-soprano Lorraine Hunt Lieberson'u dinleyinceye dek.. O konserle yolunu çizmiş. Tiyatro, caz ve barok karışımı çok boyutlu bir yorumla, çok özel bir sanatçı konumuna gelmiş.
Hayatı Amerika, İspanya ve Mayorka arasında geçiyor. Mayorka Operası Müzik Direktörü onu şöyle tanımlıyor: "Sesinden çok şey yansıyor. Muhteşem!. İfade müthiş.. Dokunaklı.. Müzikaliteyi ve kaynaklarını öylesine sergiliyor ki.."
Don Krim Türkiye'ye yeniden gelmeli, onu bir orkestrayla birlikte de dinlemeliyiz.