Türkiye Futbol Federasyonu (!), Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (!), Türk Futbolunun "Tertemiz (!)" olduğunu ilan etti.
Ortada nasıl bir komedi oynandığını geçen hafta söylemiş, bu konuda yazı yazmanın anlamsız olduğunun da altını çizmiştim. Her şey yazılan ve ellerine verilen senaryoya uygun cereyan ediyor.
Benim bu trajikomiğin figüranlarıyla sütun işgal etmeye niyetim yok. Bir tek muhatabım var..
Bu ülkenin Adalet Bakanı..
Bu ülkede Ceza Mahkemeleri, ancak ellerinde kesin kanıtlar olursa ceza verebilirler. Şüphe sanık lehinedir.
Türkiye Futbol Federasyonu içinse, kanıt şart değildir. Ceza için "Kanaat" yeterlidir.
Şimdi Sayın Adalet Bakanım..
Yani, Türkiye'de Ceza Kanunu ve Ceza Muhakemeleri Usul Yasalarını yürütmekle görevli siyasal güç..
Kaçması, delilleri karartması ihtimali olmayan Aziz Yıldırım, hem de önemli bir ceza süresi olan (Mesele trafikte adam öldürenlere verilenden bile uzun), 10 aydır tutuklu. Yani ortada mahkumiyete dönüşmüş bir tutukluluk hali var. Mahkemenin ısrarla ve inatla "Tutukluluğun devamına" kararı vermesinin (Sonuncusu geçen hafta) gerekçesi "Suçlu olduğuna dair kuvvetli şüpheler bulunması." Gerekçesi de ellerinde olan ve bir kopyası aynen UEFA'ya gönderilen "Delil" dosyaları..
Şimdi, "Komedi"ye bakar mısınız, Sayın Bakanım,
Ceza için sadece "Şüphe etmesi" bile yeterli PFDK, ayni dosyalara, ayni hafta bakıp "Bu belgelerde suç yok" raporu veren Etik Kurulu'nu onaylıyor.. Ki Etik Kurul da PFDK da, hukukçulardan kurulu..
Bu "Hak, hukuk, adalet" komedyasına, Adalet Bakanı olarak "Hukuk" duyunuz, "İnsan" olarak vicdanınız ne diyor, bi zahmet açıklar mısınız?.
Hukuk'un bu kadar keyfi olduğu bir dönem, ya da ülke hatırlıyor musunuz?.
Susarsanız Sayın Bakanım, bu haklı olduğum anlamına gelecektir.
Sükut ikrardan gelir çünkü..
O zaman da yeni sorum gelecek?. Hâlâ o makamda nasıl oturuyorsunuz?.
"Siyasal sorumluluk" diye bir hukuk kurumundan haberiniz mi yok?..