Kutlu Doğum Haftası teması Kardeşlik olarak, bizzat Başbakan tarafından ilan edildi ama, etrafa bakıyorum.. Ortada dolaşan laf, bu bir hafta için bile "Kardeşlik" değil.. Ağzını açan, kalemi eline alan, kendine göre bir "Öteki" ilan etmiş, dümdüz gidiyor..
Sonra da, Emre ırkçı, ayrılıkçı, pis bir herif..
Emre bu hale gelene kadar gıkları çıkmayan, hatta onu alkışlayıp, davranışlarını eleştiren bir kaç kişiyi bile "Tu kaka" ilan edenler, bu canavarı el birliği ile yaratanlar şimdi pür demokrat kesildiler.. Kesildiler de, bizzat Emre'yi ayrımcılıkla itham ederken, kendileri ayni suçu işliyor, çoğu..
Başbakan yerden göğe haklı.. Bu ülkenin bugün en çok "Kardeşlik" duyusuna ihtiyacı var.. Çünkü, dünyaya bakın.. Krizler içinde dökülüyor.. Bizim her şeyimiz var.. Bir şeyimiz yok.. Kardeşlik!.. Herkes birine göre "Öteki..
" İnsanlarımız, ne kadar ayrı, ne kadar farklı olurlarsa olsunlar.. Irk.. Din.. Mezhep.. Ekonomik ve sosyal sınıf.. Yaşam tarzı.. Cinsellik.. Eğitim.. Aklınıza ne gelirse.. "Kardeş" olduğumuzu kabullenirsek, dünya güzeli bir ülkenin mutlu insanları oluruz. Bugün yaptığımız gibi "Ötekileştirme"yi sürdürürsek, o zaman, bakın dünyayı dolaşmış bir insan olarak söylüyorum. Anadolu, Tanrı'nın her bakımdan en cömert davrandığı bir yer yüzü cenneti.. Onu cehenneme çevirmeye devam ederiz..
AKP'ye de vermedim. Vermek de aklımdan geçmez..
Peki bu beni, Sayın Başbakan nezdinde "Öteki" mi yapmalı?.
O sadece kendisine oy verenlerin değil, heyecanla dinlediğim, ertesi gün alkışla yazdığım Balkon konuşmasında olduğu gibi, bu ülkenin içinde ve dışında yaşayan bütün Türk vatandaşlarının -kendini Türk saymayanlar dahil- Başbakanı değil mi?...
Kendisine oy verenler kadar, vermeyen beni de kucaklamalı, lafı Balkon'da bırakmadan..
Sırf AKP'ye oy vermiyorum diye ben ülkemde "Öteki" olmamalıyım.. Başbakan, benim de kardeşim olmalı..
O zaman bu ülkenin nasıl bir cennet olduğunu, nasıl mutlu, huzurlu ve hepsinden önemlisi umutlu insanlarla dolmaya başladığını göreceğiz..
Bu ülkede yaşayan iki kişiden birinin oyunu almış, demokrasi tarihimizin en güçlü liderinin artık günlük tartışmaların içine, o öfke dolu ses ve sözlerle katılmasına ihtiyaç var mı?.
Dünyanın büyük liderlerinin hangisi, Allahın günü, muhalifleri ile uğraşıyorlar?.
Recep Tayyip Erdoğan bugün, özellikle Orta Doğu'daki konumuyla, dünya liderlerinden biri olmaya hızla yürümüyor mu?.
O zaman günlük politikayı, parti sözcülerine bırakıp, bir dünya vizyonu sergilemesi gerekmiyor mu?.
Tüm insanlarımızı kucaklayan bir lider istiyorum ben.. Öncelik ve özellikle de muhaliflerini.. Demokrasi budur çünkü.. Çok sesliliktir.. İfade özgürlüğü, eleştiri hakkıdır. Bu haklara saygı, farklı düşünenlere de sevgidir.
Fransız İhtilalinin Birleşmiş Milletler Şartına, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine aynen giren ilkelerini hiç ama hiç unutmayalım!..
İnsan olmanın, insanca yaşamın şartlarıdır onlar..
Liberté, égalite, fraternité..
Yani..
Özgürlük, eşitlik, kardeşlik!..
İlle de Kardeşlik.. O olmazsa, ötekilerin değeri kalmaz, çünkü..