Babam gibi iki elim cepte yürümeye meraklıyım.. O gün Muzo (Yıldırım) "Hıncal Ağbi yapma. Ellerin cepte düşersen maazallah" dedi. Güldüm geçtim. Akşam haber geldi. Mehmet Barlas Migros'tan çıkınca burun üstü düşmüş. Burnu kırılmış, hastanedeymiş. "Vay Muzo" dedim içimden..
Hemen aradım. Canan çıktı.. "Ameliyat ettiler.. Şimdi uyuyor. Hayati tehlike yok" dedi..
Ertesi gün aradım.. Bu defa kızı Ela "Durum çok iyi, yarın çıkacak" müjdesini verdi..
Daha ertesi gün de Memo kendi aradı..
"Bana bak Kilisli" dedi.. "Burnum ameliyat edilirken arada estetik de yaptırdım, şimdi senden yakışıklı oldum, haberin ola.."
Güldüm.. Bir Antepliyi Kilisli'den yakışıklı yapacak ameliyat daha icad edilmedi..
İşin gülünmeyecek yanı da var..
Bu kaza, Amerika'da olsaydı, Memo şimdi dolar milyoneriydi.. Migros hem de dava bile açılmadan, avukatlar anlaşmasıyla tıkır tıkır ödemişti parayı..
Memo, benim tahmin ettiğim gibi eli cebinde yürürken düşmemiş.. Elinde poşetler, oto parktaki arabasına yürürken, alacakaranlıkta, park yerlerini ayırmak için yere konmuş demir borular vardır, iki ucu betona gömülü, yerden 10 santim yukarda duran.. Alacakaranlıkta onu görmemiş, ayağı borunun altına girince, o koca vücutla güm.. Verilmiş sadakası varmış. O vücut, o düşme ile, en ucuzundan felçle biten, beyin kanaması geçirebilirdi.
Şimdi bubi tuzağı gibi o boruları koyup, görünmesini sağlamayan işletme olur mu?. Hem de Migros.. Her gece parayı kamyonla taşıyan Migros.. Işıklandırma yeterli değil. Borular fosfor boyalı değil.. İhmal.. İnsan canının değeri ne ki?.
Amerikalı kadın, McDonald's'ta kahvesini bacağına dökmüştü. Kendi kusuru.. 3.5 milyon dolar aldı. Çünkü, kurallara göre, 85 dereceyi geçmemesi gereken kahveyi McDonald's, 95 dereceye kadar kaynatmış, ağır yanığa o sebep olmuştu.
İnsanın değeri işte bu..