Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

En hafifiyle saygısızlık ve sorumsuz

9. Bodrum Bale Festivali'nin özeti bu benim dilimde.. "İki harika.. İki fiyasko.."
Açılıştaki İstanbul, kapanıştaki İspanyol temsillerini daha önce izlediğim için, ikisinde de bulunmadım. Onlar hariç..
Önce kötüleri söyleyeyim ki, pazar yazımız tatlı bitsin..
Bodrum'da ikinci Carmen fiyaskosunu yaşadım. Aspendos'daki Carmen Operası faciaydı. Bu Carmen Balesi faciadan da öte..
Yani bu ülkedeki ortaokul düzeyindeki bale okullarından birinin sene sonu müsameresi inanın bundan çok daha iyi olurdu. Hiç değilse, amatör çocukları hoşgörüyle izlerdik.
Bunlar Alman Devlet Balesiymiş..
Püh!.. Doğru dürüst tek dansçı yok.. Kordo bale, İsveç jimnastik ekibi gibi.. Bir Carmen var olmaz böyle şey.. Kadın harika dans eder de, fizik noksanlarına aldırmazsın.. Bu anoreksiyalı gibi tip, dans da edemiyor.. O zaman niye Carmen?. Nasıl Carmen?.
Koreli Koreograf erotizm sınırlarını zorlayan bir yorum getirmiş güya.. Carmen ve arkadaşları, tekel fabrikası kızları değil, kentin fahişeleri.. Önlerine gelenle yatıyorlar.. Ayni anda sahnenin bir yanında bir çift, öte yanında başka çift, kamasutra sahneleri yapıyor ama yapamıyor.. Estetik yok.. Güzellik yok.. Felaketin tuzu biberi.. Bizet'nin müziğini yeterli bulmamış, onu da dejenere etmişler..
Kim seyretmiş de bunları, Bodrum'a davet etmiş, çok merak ettim..
Washington Balesi, felaketin de ötesi.. Rock&Roll güya.. İlki, Rolling Stones müziği ile umut verdi.. Hele de açılışta horoz adımları ile Rooster (Horoz). Ama ötesi insanı bıktıran, usandıran bir tekrarlar yığını.. Dekor yok, kostüm yok, ışık yok, Rock&Roll yok yahu.. Hele tam bir 19 Mayıs kılığı ve hareketleriyle yapılan final..
Benim açılışım St. Petersburg Boris Eifman Devlet Bale Tiyatrosu'nun Don Kişot'u ile oldu..
Hayatta gördüğüm en güzel bale temsillerinden biri.. Yanımda oturan ağabeyim, finalde dakikalarca ayakta alkışlarken "Bu baleyse, bugüne dek izlediklerimiz neydi" diye fısıldadı kulağıma.. Öylesi.. Bir defa Eifman harika bir yorum getirmiş Don Kişot'a..
Cervantes'in öyküsünü almış, bir akıl hastanesine yerleştirmiş. Don Kişot, zalim hemşireye karşı öteki hastaları eğitmeye ve baş kaldırmaya iten bir lider.
Hatırladınız değil mi?. Aynen o.. Guguk Kuşu.. Jack Nicholson ve Louise Fletcher savaşı.. O yorum işte..
Öykü müthiş.. Solo danslar müthiş.. Toplu danslar olağanüstü.. Hem koreografi, hem performanslar olağanüstü.. Modern dansla, klasik baleyi yoğurmuş Eifman, Minkus'un müziğine sadık kalırken..
Bu baleyi seyretmeye St. Petersburg'a bile gidilir..
..Ve Mevlana'nın Çağrısı..
Mehmet Balkan gene vuruyor seyircisini.. Bu yaza İzmir'de onun Kuğu Gölü ile başlamıştım. Finali onun Çağrı'sı ile yaptım..
Şefik Kahramankaptan'la çalışmış ikisinde de, öyküler için. Can Atilla da müzikleri yapmış.. Çok da iyi yapmış..
Mevlana'nın bir tasavvuf lideri olarak yücelmesi, Şems ile tanışması, Sema'nın doğuşu, Şems'in Konya'dan kaçırılması, Mevlana'nın bunalıma düşmesi.. Kuyumcu Zerkub'un çekiç sesleri içinde Sema coşkusunu anlatmış Şefik..
Samsun Devlet Balesi'nin ilk defa izlediğim dansçılarına bayıldım, bayıldım.. Bu baleyi ilk fırsatta yerinde izleyecek, bu gençleri yakından tanıyacağım..
Konuk sanatçı Ziya Azizi için ayrı başlık açmam gerek.. Daha evvel İstanbul'da izlemiştim, kendi koreografisiyle modern Sema gösterisini.. Bu defa da Bodrum'u ayağa kaldırdı.. Ziya dans ederken, Çağdaş Mevlana oluyor inanın.. Öyle güzel, öyle etkili.. Ve de, baleye eşlik eden üç genç müzisyen, Mehmet Yetimoğlu (Ut), Oğuzdolgunyürek (Vurmalı), özellikle de, henüz 23 yaşında olmasına rağmen yılların ustası gibi ney üfleyen Pelin Başar..
Mevlana'nın Çağrısı, Türkiye'de turne yapmalı.. Başta Konya olmak üzere..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA