Kimse darılmasın, gücenmesin.. Kırkpınar bu haliyle 40 para etmez.. Acil önlemler gerekiyor.. Yıllardan beri gerekiyor da, derdimizi kimselere anlatamıyoruz..
Bir "Ata sporu" yalakalığı içinde kimse gerçeği söyleme cesareti bulamıyor..
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 10 yıl sonra ilk defa Kırkpınar'a gittiğine kırk defa pişman olduğunu ekranlardan hissettik. Sıkıntıdan patlamamak için durmadan yanındakilerle konuşuyor, 45 dakikalık sürenin bitmesini bekliyordu.. Çayırda bakmaya değer tek şey olmadığından..
Biz de ekran başında öyleydik..
Biz yağlı güreşlere, Murat Sertoğlu'ndan (Eski bir pehlivan imzasıyla) okuyarak ve görmeden aşık olan kuşaklarız.. Kel Aliçoları, Çolak Müminleri, Arnavutoğullarının hayatlarını tarih gibi biliriz..
Sertoğlu'nun kaleminden o güreşleri okumaya doyamaz, akşam babamın eve dönmesini ve gazeteyi getirmesini heyecanla beklerdik, ağbimle.. Tefrika halinde devam eden güreşin sonunu okumak için..
Yağlı güreş, oyun, incelik, hüner, zeka, güç ve devamlılık demekti.. Yani bugünün, çağdaş sporun gerektirdiği her şeye sahip olmak..
Ali Gürbüz ve Recep Kara, 30 dakika güreştiler.. Hiç bir şey yapmadan 30 dakika.. Geçin yapmayı.. Yapmaya teşebbüs dahi etmediler..
Yahu bir elense çek. Yağlı güreşin en müthiş oyunudur. Rakibi sarsar, bitirir..
1960 Roma Olimpiyatları'ndan Tevfik Kış, ilk greko romen altın madalyamızı alırken, hem de o devrin en büyük güreşçisi, Rus Kartozya'yı yağlı güreş oyunu elenselerle aptala çevirmiş, yere yıkmış öyle yenmişti.
Nuri Hoca anlatmıştı bana..
Tek elense denemeden yağlı güreş biter mi?. Tek tırpan denemesi yoktu.. Tek arkaya dolanma, tek dalma teşebbüsü olmadı. Karşı karşıya geldiler. Kafalarını birbirlerine dayadılar ve 30 dakikanın bitmesini öyle denediler.. Haa.. Pardon.. Ayakta fazla durunca, zaman zaman kafalarını ayırmadan dizlerinin üzerine yere çöküp dinlendiler..
30 dakikanın sonunda 15 dakikalık uzatmaya geçildi.. Gene tek oyun teşebbüsü dahi yok. İlk 30 dakikanın aynisi.. Tıpkısının aynisi bir rezillik.. Bu süre de doluyordu ki, Recep bir tek dalma teşebbüsünde bulundu, altta kaldı. Ali üstüne dolandı. Bunların hepsi 5 saniye falan. Bir puan ve güreş bitti. Ali Kırkpınar baş pehlivanı..
Bu mudur?.
Güreş bu mudur?. Yağlı güreş bu mudur?..
Yahu bu televizyon çağında, insan sabrı en fazla 20 saniye ile sınırlanmış bir tempoya girmişken, 45 dakika hareketsiz duran iki vücudu kim izler?. Bunun spor değeri kaç paradır?.
650 değil, 65 bin yıllık olsa ne yazar?. Japonların sumo güreşi, günümüzde hala, spor kanallarının en çok yayınladıkları geleneksel spor.. Neden?.. 30, bilemedin 45 saniye içinde bitiyor, 220 kiloluk devasa vücutların güreşleri.. Bir saniye gözünüzü ayırırsanız, ya da kırparsanız, ne olduğunu anlamayabilirsiniz.. Öylesi..
Bizde 45 dakika içinde tek hareket yok.. Sonra TRT ekranlarında bir spiker, insanların gözünün içine baka baka yalan söylüyor.. Anlatmaya dahi gerek görmediği (Anlatacak bir şey yok zaten.. 1500 defa "Kafa kafa duruyorlar" diyecek hali yok ya..) maçı övmeye çalışıyor. Yok ne muhteşemmiş.. Yok Kırkpınar Şampiyonlarını altına boğmalıymışız.. Yok devlet sporcusu yapmalıymışız, falan filan..
Oysa konuşulacak şey, bu gerçek "Ata" sporunu nasıl kurtaracağımız..
Bu ülkenin en önde gelen güreş uzmanları, televizyoncuları bir araya gelmeli.. Yağlı güreş nasıl izlenir hale gelir, onu tartışmalı..
Pehlivanlar, oyun almaya zorlanmalı bir defa.. Öyle kafa kafaya vakit doldurmaya hakemler katiyyen izin vermemeli.. 3 dakika içinde oyun alma denemesinde bulunmadın mı, oyun yapmadın mı, ihtar mesela.. İhtar alanı 3 dakika yere yatırma mesela.. Yerde hareketsiz kalan, oyun almayan, ayağa kalkmaya teşebbüs etmeyene gene ihtar mesela.. Ve de üç ihtar alana, bu defa kırmızı kart çıkarma, yani yenik ilan etme..
O zaman güreşçiler, hızlı güreşmeye zorlanır.. O zaman güreşçi ve hocası, hızlı güreşe göre hazırlanırlar. O zaman yağlı güreş seyrine doyulmaz bir şova dönüşebilir, dünyanın ilgisini çekebilir, dünya spor kanalları, hele boş geçen yaz aylarında peşimize düşebilirler..
Bu yeni, hızlı Kırkpınar, bir de uluslararası hale getirilirse, dünyaya açılırsa hele.. Şimdilik Balkanlar'da devam edenler var, onlar gelir. Ama şov dünya çapında ün kazanır, televizyon yayın ücretleriyle gelir artıp, kazananlara devasa ödüller verilirse, o zaman dünyanın her yerinden meraklısı çıkmaya başlar. Kırkpınar'da Japon, Hawaiili, Yeni Zelandalı güreşçiler bile görmeye başlarız..
Fena mı olur?..
Bunun yolu, palavrayı, masalı, kendi kendimizi kandırmayı bir kenara bırakıp, gerçekçi olmak ve gerçekçi çözümler aramak olmalı..
Yeni Gençlik ve Spor Bakanımız Suat Kılıç'ı ilk kez Kırkpınar naklen yayınında gördüm. Ordaydı. Ne dediğimi çok iyi anlayacak konumdaydı. O 45 dakikalık işkenceyi orda yaşadı çünkü..
Bu Kırkpınar'ı Kurtarma Kurulu'nu bugünden toplar, yeni kurallar belirlenir, hemen açıklanırsa, pehlivanların kendilerini 2012 Kırkpınar'ına hazırlamak için yeterli vakitleri olur.
Kırkpınar, yıllar sonra yeniden kurulan Spor Bakanlığımız için, önemli bir sınav olacak!.