Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Fenerli dostları kutlarım!..

Tüm Fenerli dostlarımı yürekten kutlarım.. Sayıları o kadar çok ki, teker teker yazsam, bu köşe telefon rehberine döner.. Bir iki simge isim yazayım.. Mudo.. Abdullah Kiğılı.. Celal Doğan..
Acun Ilıcalı tabii.. Maç başlarken tribünlerde geziyordu, Lig TV kameraları.. Acun'u gördüm ekranda ve mesajı dayadım.. "Seni gördüm, gene yandınız.."
Acun'u ne zaman maç günü, tribünde görsem puan kaybetti Fener.. Ordan takılırım. Yanıt anında geldi..
"Tarihi değiştirmeye geldim ağbi.."
Değiştirdi de.. Maçın sonunda, bana da kutlama mesajı atmak düştü..
En, ama en yürekten kutladığım da Lefter.. Lefter Küçükandonyadis.. Benim tam yarım asırlık dostum.. Muhteşem insan.. 17 yaşında bir gazeteci olarak tanıdım onu.. Türk futbolunun efsanesiydi.. Seyre doyamazdık.. Fener'i değil, Lefter'i seyretmeye giderdik o yaşta. Şiir gibi top oynardı. Ama insan yanı, topçuluğunun da üstündeydi kat kat..
O futbolu bıraktı, ben spor yazarlığını.. Yıllar yılı görüşemedik.. Bir gün Ada'da bir arkadaşa gittim. Yürüyerek iskeleye dönüyorum.. Adımı haykırdı birisi.. Döndüm, o.. Lefter.. Köşe kahvede oturuyor.. Yirmi yıl var görüşmeyeli.. Nasıl koştum, nasıl sarmaş dolaş olduk..
Cumartesi günü Sabah'ta Nurdeniz Erken'in yazısını okudum.. Lefter'in heyecanla şampiyonluk beklediğini anlatıyor, torunun ağzından. Kışın Atina gezisi sırasında hastalanmış, hemen getirilip bakıma alınmıştı.. Doktorlar heyecanı yasaklamışlar.. Lefter'de heyecan biter mi ki?.. Evinde dinleniyor..
En çok Lefter için sevindim.. Bu şampiyonluk büyük ustaya, büyük adama en iyi ilaç olur inşallah.. Gene evinden çıkar.. Gene o Ada kahvesine gelir.. Ben ona giderim.. Oturur, karşılıklı kutlarız şampiyonluğu bu kez..

***

Lig bitti.. Fenerbahçe şampiyon.. Ötesi laf.. Artık lafı bırakıp geleceğe bakmak gerek.. Her kafadan bir şey çıkmasın.. Söylenecek her şey, sezon boyu söylendi.
Artık tamam.. Şampiyonu kutlayıp işi kapatmayı öğrenmemiz lazım.. Yıllardan beri bu ülkede hiç bir takıma ağız tadıyla şampiyonluk yaşatmadık.. Artık, bittiği zaman şampiyonu kutlamayı öğrenmemiz lazım..
Öğrenmek.. Mesele bu.. Geride kalan sezondan dersler çıkarmak..
Futbol Federasyonu, bu kadar çapraşık bir sezonu genelde iyi yönetti. Mahmut Özgener ve Lütfi Arıboğan'ı kutlarım. Devam ederler mi bilmem.. Ederlerse, kurulları konusunda daha seçici olmaları gerek. Özgener, en büyük eleştirileri, Merkez Hakem, Disiplin ve Tahkim Kurulları yüzünden aldı. Özellikle Oğuz Sarvan ısrarı başını çok derde soktu.
Aziz Yıldırım, bir şeye dikkat etsin.. Bu ülkede Fenerli olmayanların yüzde 99'u, Trabzon'u tuttu.. "Sırf Fener olmasın da, ne olursa olsun?."
Neden?..
Ülkedeki bu yaygın Fener nefretinin sebebi ne?.
Aziz Yıldırım, futbolda "Düşman" sözcüğünü ilk kullanan ve "Rakip" sözcüğünün yerini almasını sağlayan Başkanın ardından göreve geldi ve tüm eylem ve söylemleriyle düşmanlığı körükledi. Bu ülkenin bütün statlarında Fener ve Başkanına saldırılıyorsa, bunun sebebini araştırmalı, Aziz Yıldırım.. Devama niyetliyse, artık "En el hak" demekten vazgeçmeli.. Sportmen ve demokrat bir Fener Başkanı görüntüsü çizmeli.
Trabzonspor, yenilgiyi sportmence kabullenmeli. Fener'in aldığı puanlara saldırmak sorunu çözmez. Trabzon ikinci yarıya 9 puan önde girdi. Fener 2 de Bursa'ya verdi.. 11!. Trabzon bu 11 puan farkı nasıl eritti?. Fener 17'de 16 değil, 17'de 17 yapsa, Trabzon 9 puanı hovardaca harcamasa, fark eder miydi?.
Trabzon Fener'e göre daha zayıf kaldı. Kadrosu zayıftı. Saha kenarı yönetimi zayıftı. Eğer Fener, iddia ettikleri gibi saha dışı puan aldıysa, onlar bu alanda da zayıftılar.
Yanlışlarını görmeli ve gelecek yıl için önlemlerini almalılar.
Sezon boyu en kötü sınavı medyamız verdi. Yazılı medyanın durumu felaketti. Özellikle ikinci yarıda buna yayıncı kuruluş da eklendi.
Başta Hürriyet, yazılı medya, Fener.com gibiydi. Lig TV ise, Fenerbahçe Televizyonunu katladı. Medya bu kadar tarafken, kurumlar nasıl tarafsız kalabilirlerdi ki?.
Yeni sezonda daha az Fenerli bir medya ümidim pek yok, açık söyleyeyim.. Ama yayıncı kuruluşun, gerek maç spikerleri ve gerek yorumcularıyla, Türkiye'nin Fenerbahçe ve üç büyüklerden ibaret olmadığını görmesi gerek. Bir maçı iki takım oynuyor. Lig TV adına ekran başına geçenler ise, iki kişi.. Biri güya tarafsız (!) spiker.. Öteki büyük takım adına tescilli yorumcu.. Peki rakip?.
Maçlar hep tek taraflı anlatıldı. Büyük takım niye kazandı, ya da kaybetti?.. "Yahu bir de öbür takım var" demek kimsenin aklına gelmedi. Dileriz seneye gelir.
***

Tüm futbol ailesine iyi tatiller.. Kısa süre sonra açılacak sezonda ülkemizi Avrupa'da temsil edecek takımlara da şimdiden başarılar..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA