İNSAN kahroluyor.. Resmen kahroluyor.. Geçen gece gene Cemal Reşit Rey'e gittim. İki gün önce "Ben bu işi çözerim" diye söz veren Vali'nin adını vererek "Değişen bir şey yok. Devlet bu kadar aciz mi" diye yazmıştım. Hala saf saf sanıyordum ki, bu yazının üzerine Vali gürler.. Trafik yetkililerini haşlar.. "Beni on paralık ettiniz. Hadi iş başına" der ve artık gidenler, CRR önünü tertemiz bulurlar..
Ben gerçekten saflar kralıyım..
İstanbul böyle gelmiş, böyle gidiyor.. İki yazı ile düzelteceğim öyle mi?.
Gittim ki, o yol, ayni rezil görüntü içinde aynen duruyor ve etrafta tek, ama tek trafik görevlisi yok..
İçeri girerken Ercan'la Mehmet'e "Etrafı inceleyin" dedim..
Beklerken, iki saat incelemişler..
Yangın ihbarı alan İtfaiye, duble park etmiş arabalar yüzünden dakikalarca çıkamamış..
Belediye'nin kaldırdığı İspark'ının yerini, saymışlar, altı değnekçi almış.. Üzerinde kırmızı çarpı işareti olan, yani park değil, durması yasak yol kenarına iki taraflı araç yerleştirip, gelenden gidenden haraç topluyorlar..
Neresi burası?. İstanbul'un merkezi.. En büyük üç salonunun olduğu 150 metrelik dar sokak ve Devlet, Türkiye Cumhuriyeti, bu 150 metreyi kontrolden aciz..
Mümkün mü?.
Anında düzelir..
Niye düzelmiyor?.
Orada haraç toplayanlar, kime, ne kadar rüşvet veriyorlar her gün, her gece, göz yumulsun, ekipler uğramasın, park eden arabalar çekilmesin diye..
Kimse kızmasın. Bu kadar göz önünde bir yerde, bu kadar kanunsuz kazanca, bu kadar aleni göz yumma, varsa, orada mutlak rüşvet vardır..
İçişleri Bakanı, Ankara'dan müfettiş göndermeli, soruşturma için..
Bu işin içindeki çapanoğlu ortaya çıkmalı..
Ayıptır yahu.. Devlet adına ayıptır.. İstanbul halkı adına ayıptır.. Kendi adınıza ayıp olması umurunuzda değilse bile..