İş Sanat'ta gene muhteşem bir gece yaşıyoruz.. Attila İlhan şiirleriyle sahnede.. Birkiye kardeşler hazırlamış.. Şiirleri Tilbe Saran, Metin Belgin, Hakan Gerçek ve Bülent Emin Yarar okuyorlar. Ender Ormanlar'ın piyanosu eşliğinde, Serdar Yalçın'ın bestelediği İlhan şiirlerini de Hollanda'da yaşayan sopranomuz Aylin Sezer ve bariton Zafer Erdaş seslendiriyorlar..
Ben iki misli, üç misli mest..
Bir.. Attila İlhan şiirini çok severim, pek çoğunu ezber bilirim..
İki.. Attila İlhan, dostumdu. Onu tanımak, onun doyulmaz sohbetlerine saatler boyu katılmak mutluluğuna ulaştım..
Üç.. Okunan her şiir beni, gençliğime, özellikle de üniversite yıllarıma götürüyor..
Ne aşklar yaşadım ben o şiirlerle..
Gece, Zafer'in gerçekten harika seslendirdiği "Ne kadınlar sevdim, zaten yoktular" diye biterken, ben de bitmiştim herhalde..
"Ne kadınlar sevdim zaten yoktular.
Yalnızlıklarımda elimden tuttular
Uzak fısıltıları içimi ürpertir.
Sanki gökyüzünde birer buluttular,
Nereye kayboldular şimdi kim bilir.
Ne kadınlar sevdim zaten yoktular
Böyle bir sevmek görülmemiştir."
Nereye kaybolduklarını gerçekten bilmediğim kadınları Üstad benim için mi anlatmıştı acaba?..
İş Sanat'ın şiir geceleri, şiiri sevdirme uğruna, biletsiz.. Davetiye de yok. Gidin, izleyin öylesi..
O gece, benim gibi şiir tiryakisi Ünal'la yola çıkarken gençleri de almak istedim yanıma.. Üniversiteyi yeni bitirmiş iki genç kız.. İkisi de Gizem.. Bir de orta yaşa merdiven dayamış Fırat..
Sahneyi izlerken bir yandan da göz ucu ile gençlere bakıyorum.. Kızlar benim gibi.. Nasıl duygu dolu dinliyorlar.. Hoşuma gidiyor.. Fırat ara ara uyuyor sanki..
Erken başladı, erken bitti.. "Bir yerlerde oturalım" dedim. Atladık Bebek'e.. Benim yerim orda Lulu's..
Eren Talu bu yıl dekoru yenilemiş. Tipik Eren.. Beyaz ve minimalist.. Hepsi ayrı lezzet bir kocaman atıştırma tabağı önümüze kondu.. "Bira" dedim.. Şaşkına döndü herkes.. Hıncal, alkollü bir şey sipariş ediyor..
Valla, bu şiirler insana şarap içirtir aslında ama, sevemedim. Bira iyi..
Sohbeti açmak için lafa başladım..
"Bu şiirleri üniversite yaşamım boyunca kaç genç kızın kulağına fısıldadım tahmin edemezsiniz.. Attila İlhan, Ümit Yaşar, Orhan Veli ve Özdemir Asaf en favori şairlerimdi. Durmadan üretirlerdi. En evvel duyup, en evvel fısıldayan olmak isterdim hep.."
Sonra kızlara döndüm.. "Lise ve üniversite yaşamlarınız yeni bitti.. Bu dönem boyunca kulağınıza şiir okuyan oldu mu hiç?."
İki Gizem de ayni anda cevap verdi..
"Ne gezer.."
Şaşmadım.. "Oldu" deseler şaşardım zaten..
Aşkların şiirlerle, şarkılarla yaşandığı devirler bitti..
Niye bitti..
Kızlar şiir okumak isteyenleri makaraya almaya başladılar da ondan mı?. "Lafı bırak, eyleme geç" yeni aşkların simgesi mi oldu?.
Peki o zaman Gizemler niye ayinde gibi izlediler Attila İlhan'ı..
Gerçek kızlarda değil, uyuklayan Fırat'ta olmadı..
Bir erkekler, romantik olmaktan caydık.. Dünya değişti. Şarkılar da değişti. Sinatralar, Colelar, Martinler, Presleyler niye çıkmıyor artık. 250 milyonluk Amerika'da yetenek mi çıkmıyor artık..
Hayır.. Artık talep yok..
Şimdi 50 Cent'e deli oluyor gençler..
Şimdi bir yanda Frank Sinatra, öte yanda 50 Cent konseri olsaydı, Gizemler kimi seçerdi acaba?.
Gizemi çözen bana haber versin..
Haaa.. Unutmadan..
17 ocak pazartesi gecesi İş Sanat'ta buluşalım..
Bedri Rahmi dinlemek için..
Hani..
"Karadutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem Ağaç isem dalımsın salkım saçak Petek isem balımsın ağulumsun Günahımsın, vebalimsin.
Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan
Yoluna bir can koyduğum
Gökte ararken yerde bulduğum
Karadutum, çatal karam, çingenem
Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın
Kadınım, kısrağım, karımsın" diyen Bedri Rahmi'yi..
Bu dizeleri kulaklarına okuduğum, şimdi "Yok" kadınlar da hatırlar belki..