Harika.. Harika.. Harika saatler geçirdim Antalya'da.. Yani hesaba vurursan 1.5 gün.. Ama ömre bedel.. Ve bu 1.5 günün tamamında nerdeyse Fazıl Say vardı.. Bir müzik dehası.. Gerçek bir müzik dehası.. Besteci olarak.. Yorumcu olarak deha..
Üstüne.. Harika bir insan. Başkalarını keşfetmeye, onları tanıtmaya bayılıyor. Hele gençlere destek olması müthiş..
Bir de dostları arasına girdiniz, yan yana sohbete daldınız mı, bir başka doyulmaz yanını paylaşıyorsunuz. Ben, ne mutlu işte, onlardan biriyim..
Antalya'ya uçtuğum günün akşamı Atatürk Kültür Merkezi'ndeki açılış konserindeydim..
Ertesi sabah Hillside Su Otel'in terasında kahvaltıda.. Ayni gün öğleden sonra da, Akdeniz Üniversitesi'ndeki gençlerle buluşmasında..
En güzeli de oydu bilir misiniz?..
Fazıl'ın gençlerle buluşmalarında lezzet bir başka oluyor.. Gaziantep'te üniversitedeydik yıllar önce.. O zaman farkına vardım, bir başka coşkuyla çalıyor öğrencilerin, gençlerin, geleceğin sahiplerinin arasında..
Konser 2.5'ta başlayacak öğleden sonra.. "Ben ikide gelirim" dedim, Kadir'e.. Kadir Dursun.. Bir harika Anadolu çocuğu.. Bana sorarsanız, bu yıl 11'inci yılına giren festivalin temelinde Kadir Dursun var.. Yıllar önce bizi Fenike dağlarının arasında Arykanda antik tiyatrosunda Gürer Aykallı, senfonik konserler düzenleyen ve bizi dağcılık sporuna mecbur eden Kadir. Yol yok, yordam yok.. Resmen yokuş yukarı tırmanıyorsunuz. O başlangıç, Antalya Piyano Festivali'ne dönüştü giderek.
Kahvaltıdan sonra, sevgili dostum Vedat'la buluştuk. Hava mükemmel.. Antalya'yı dolaşıyoruz.. Kadir, Vedat'ı aramış.. "Hıncal Ağbiyi ikiye çeyrek kala getir" demiş..
Fırladık gittik. Konser erken başlıyor diye.. Hayır.. Konser saatinde.. Kadir bize salonun önünü göstermek istemiş meğer.. Bir kuyruk bilmem kaç yüz metre.. Gençler cumartesi sabahtan gelmişler nerdeyse, yer bulabilmek için..
İçimden ağlamak geldi. Hayır.. Sadece mutluluktan değil. Hüzünlü nostalji.. Biz Mekteb-i Mülkiye'de iken Cumhurbaşkanlığı Senfoni her cumartesi öğleden sonra, tam da bu saatte Dil Tarih'te konser verirdi. Ahmet'le (Kışlalı) koşardık.. Hele bir Leyla Gencer konseri vardı, ona işte saatler önce gidip, saatlerce kuyrukta beklemiştik, aynen böyle.. Ama sonunda, hayat boyu unutulmaz bir anının sahibi olmuştum.. Değmişti. Fazıl'ı bekleyenler için de değecekti.
Kadir'e "Bir kişi dışarda kalırsa yaktım seni" dedim.. "Herkesi alacağım ağbi" dedi.. Ve de nasıl yerleştirdi, o salon kapasitesinin üç misli genci.. Merdivenleri doldurdu.. Sahneyi doldurdu. En ön sıra, eski rektör yeni belediye başkanı Mustafa Akaydın Hocam dahil protokola ayrılmış. Onların ayak uçları ile sahne arasında bir metre yürüme yolu ya var, ya yok.. Oraya da oturttu gençleri, yere.. Kimi kimden koruduklarının dahi farkında olmayan adı koruma bir takım koyu renk elbise giymişlerin tüm karşı koyma, engelleme çabalarına rağmen, herkesi yerleştirdi..
Ve sonra o tadına doyulmaz Fazıl Say ve Patricia Kopaçinskaya konseri başladı.. Bitmesini hiç istemediğim..
İkili bir gece evvel, açılış için, AKM'deydi.. O ayrı bir güzellik. Onun için ayrı yazacağım..
Yarın..