Pazartesi sabahının diğer pazartesi sabahlarından hiç farkı yoktu. Ayni Türkiye'de, ayni İstanbul'da, ayni iş gününe uyandık. Bunun böyle olacağını size günler önce yazmıştım. Bir Anayasa değişikliği oylaması olmaktan çıkıp, bir siyasal partiler bile değil, bir "Liderler" mücadelesine dönen oylama da, sonuçları da beni fazla ilgilendirmiyordu. Çünkü iş bu hale gelince sonucun ne olacağını tahmin etmek için kâhin falan olmaya gerek yoktu.
Türk seçmeni pazar günü, müthiş denecek bir farkla Recep Tayyip Erdoğan'a "Evet" ve ironiye bakar mısınız, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli'ye "Hayır" dedi.
Yüzde 58, Erdoğan'ın (Sanırım kendisinin dahi beklemediği) zaferidir. Ben bu zaferi kazanan liderin, sonuçlar belli olduğu zaman tıpkı seçim gecesi yaptığı gibi bütün ülkeyi kucaklayan bir konuşma yapmasını beklerdim. Başbakan, seçmenin yüzde 42'si için "Darbeci zihniyetli" diyerek, aylardan beri bu düşünceyi işleyen ve ülkenin büyük bir bölümünü suçlu ilan eden düşünceyi destekler duruma düştü. Dilerim, zafer sarhoşluğunu atlattıktan sonra, referandumun böldüğü Türkiye'yi yeniden bütünleştirecek eylem ve söylemler içinde görülecektir. Çünkü bu tutumun, zaten 30 yıldan beri bu ülkeyi bölmek isteyen ayrılıkçıların ekmeğine yağ süreceğini fark edecek, ya da danışmanları (Acaba) ona anlatacaktır.
Referandumun mağlubu Kemal Kılıçdaroğlu'dur. Ben Kılıçdaroğlu konusunda yazı yazmamaya özen gösterdim. Ama her fırsatta "Türkiye karizmatik liderler ülkesidir. Seçimlerde, ilkeleri, programları, vaatleri, partileri değil, liderleri oylar" diye yazdım. Satır aralarını okuyanlar, "Kılıçdaroğlu gazı denen şey aslında bir balondur" diye düşündüğümü hissettiler. Kemal Kılıçdaroğlu'nun karizması falan yok. Dahası lider bile değil. Yani büyük kitleleri arkasından sürükleyemez.
"Oy vermeyi bile beceremeyen bir lider mi, ülkeyi yönetecek" demezler mi adama?. Yahu koca partide, ailede bir kişi çıkmaz mı, "Lider"in seçmen kütüğünü kontrol edecek?. Bu ne ayıp, bu ne kocaman gaftır?.
CHP lideri olarak yerden yere vurduğum Deniz Hocam bu referandum kampanyasını yönetseydi, sandıktan belki gene "Hayır" çıkardı ama, fark bu kadar açık olmazdı. Çünkü Baykal, tüm antidemokratik yapısına rağmen karizması olan biriydi.
Referandum CHP'ye ders olmalı.. Sadece Baykal'ı tepeden alıp, yerine Kemal Kılıçdaroğlu'nu koyan Önder Sav yönetimi devrilmedikçe, parti yepyeni bir yönetim ve ülkeye örnek olacak demokratik yapıya sahip olmadıkça, CHP'nin seçim kazanma şansı yoktur. Seçime bir yıl var. Bu uzun zaman. İyi değerlendirilirse, "Ezeli muhalefet" olmaktan çıkıp "İktidar alternatifi" parti haline gelebilirler. Bu ülkenin en büyük sıkıntısı bu. Seçimlere "İktidar alternatifi" (Bir kaç partiden vazgeçtik), iki parti ile dahi giremiyoruz. İktidardan memnun olmayanlar "Peki ama kime verelim" sorusuna yanıt bulamıyorlar.
Referandumun il il sonuçları Devlet Bahçeli'nin, bir zamanların "Nerdeyse iktidar" adayı MHP'sini bir kez daha bitirdiğini gösterdi.
Seçimin hemen ardından AKP'nin dümen suyuna giren, sonra 180 derecelik bir dönüşle, ayrılıkçıların ekmeğine yağ sürecek sertlikte adeta iç savaş çığırtkanlığı yapan MHP lideri, iç savaştan bıkan, Türk olsun, Kürt olsun, yetişkin çocuğu olan ailelerin yıllardan beri uykularını kaçıran PKK sorununa, "Savaş" dışında çözüm göstermeyince, seçmen MHP'den fena halde kaçtı. Ve de "Açılım" diyen AKP'ye kaçtı. Başta Osmaniye, MHP Kalesi bilinen illerde bile "Evet" çıkmasının başka izahı yok. MHP de bir kadro değişikliği yapmalı. Yoksa barajı geçemez.
İl il sonuçlar AKP'nin batıya açık, eğitim düzeyi yüksek, yabancılarla en çok yüz yüze gelen sahil ve turizm illerinin hemen hepsinde kaybettiğini gösteriyor. Başbakan Türkiye'nin "Evet/ Hayır" haritasına bakıp, bundan sonuçlar çıkartmalı. Çünkü, AKP, Batı'yı şu anda kaybetmiş görünüyor. Doğu'daki ağır üstünlüğünü ise "Boykot" gölgeliyor. Bazı Doğu illerinde yüzde yedilere kadar düşen katılım, bölgede Kürt oylarının seçimde gene bağımsız adaylara gideceğini gösteriyor.
Açılımı eleştiren, ama yerine bir alternatif getiremeyen CHP'nin aczi ve yüzde 10'da bırakılan seçim barajı, AKP'nin bölgede şansı olarak görülüyor ama, CHP, bu bir yılı iyi değerlendirirse, Doğu'da da durum değişebilir, bir zamanlar CHP kalesi olan iller her an, eskiye dönebilirler.
Yani, referandumdan zaferle çıkan Recep Tayyip Erdoğan ve Partisi AKP'nin Yüzde 58- 42 farkının rehavetine kapılması, onları beklenmedik bir seçim sonucuna da götürebilir. AKP kurmaylarının bu haritayı, yani batıdaki kayıplar ve doğudaki boykot yüzdelerini çok iyi değerlendirmesi ve yorumlaması gerekiyor.
Tabii, tekrar edelim. AKP'nin silkinmesi için, CHP'nin devrim niteliğinde değişim geçirmesi şart. CHP, bu kadro ve bu kafa ile seçime giderse, AKP sırt üstü yatsa bile fark atar. Çünkü açıkça görülüyor ki, barajı aşma görüntüsü dahi vermeyen MHP'nin oyları, CHP'ye değil, AKP'ye kaymış durumda.
.. ve gene açıkça görülüyor ki, baraj BDP'nin yolunu gene kesecek, yüzde 70 oy alsalar bile ancak bir bağımsız milletvekili çıkarabilecek ve güç bela gurup kurabilecekler. Kalan oylar ise Doğu Milletvekilliklerini gene AKP'ye teslim edecek.