Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Bayramları sevmeyen çocuk..

"Ben bayramları sevmem" dedi, ama "Adettir.. Bayramın kutlu olsun.."
Meraklandım.. "Niye" diye sordum..
"Çocukluktan kalma bir his" dedi..
Daha çok meraklandım bu defa..
Çocukluk, bayramın en güzel olduğu devirdir insan yaşamında, benim bildiğim..
Yani bizde öyleydi.. Pek hali vakti yerinde bir aile değildik.. Okurlarım iyi bilir, bayramda bize yeni giysiler alabilmek, harçlık verebilmek için tek eğlencesi ve de dedelerinden kalan aile yadigarı av tüfeğini satan babamı.. Ama o sıkıntıları büyükler yaşardı. Biz çocuklar bayramı iple çekerdik.
Yeni elbise, yeni ayakkabı ve de her sabah verilen harçlıklar.. Onları kapıp bayram yerine koşmak.. Dönme dolaplara binmek, öğleden sonra soluğu sinemada almak.. Arada hatta bir de gazoz içmek.. Bayram sonu okullar açılınca herkes anlatırdı, bayramı nasıl geçirdiğini ballandıra ballandıra.. En başta da ben..
"Bayram benim için yalnızlık ve suçluluk duygusuydu.. Biraz da öfke" dedi, ben bastırınca..
Mutlu ve hali vakti yerinde bir aileye doğmuş o da.. Ama daha küçücükken anne ve babası ayrılmışlar..
"Bizim evde bayram sabahı erkenden kalkmalar, bayramlıkları giymeler, el öpmeler olmazdı. O kente uzaklardan taşındığımız için öyle ziyaret edilecek, ya da bize gelecek akrabalar da yoktu pek. Yani ziyaret törenlerimiz de yoktu. Arkadaşlarımı, her gün oynadığım arkadaşlarımı beklerdim. Gelmezlerdi. Çünkü onların bayramı ziyarete gitmek ve ziyaretçileri ağırlamakla geçerdi. Onlar gelmeyince, ben giderdim onlara oynamaya.. Ama bana bakmazlardı bile.. Çünkü ciciler giymiş misafir karşılamak ve uğurlamaktı işleri. Ben bir kenarda durur durur, sonra evime dönerdim.. Yalnızlığıma.. Bayram boyu sürecek yalnızlığıma.. Her günüm cıvıl cıvılken, bayram günlerim yapayalnız geçerdi.."
Suçluluk duyusu nerden peki?.
"Babam ayrı yerdeydi, annem ayrı.. Bayramı babamla geçirirsem, yalnız kalan annemi düşünür ağlardım. Annemle kalırsam, bu defa babamı ihmal etmiş olurdum. Kimi seçsem öteki suçluluk hissi verirdi bana.."
Bayramın yalnızlık ve suçluluk duyusu olduğu, olabileceği aklımın köşesinden geçmemişti bugüne dek..
Söyledikleri kafama balyoz gibi vurdu..
Biz çok, ama çok mutlu bir aileydik.. Onun için bayramlar harika günler olurdu. Bayram ertesi okul açıldığında, sınıfı etrafıma toplayıp ne güzel saatler geçirdiğimi en iyi anlatan bendim.. Onu hatırladım.. Ben öyle anlatırken bayramları sevmeyen kim bilir kaç arkadaşımı nasıl üzmüş olabileceğim ilk defa aklıma geldi..
"Çocuklar acımasızdır" dedi.. "Bilerek, seni ezmek için bunu yapan kötü çocuklar vardır. Hani Şeytan Tohumu filmindeki gibi.. Ama ne yaptıklarının farkında bile olmadan, size neşe vereceklerini sandıkları için öyle davrananlar da vardır. Bilmeden ezenler.. Sonunda 'Bayram çocukları' genelinin dışında kaldığını hissedersin. Dışlanmışlığını, yalnızlığını, her bayram gelince yalnız ve ayrı kalacağını hissedersin. Sadece çocuklar değil, yetişkinler de vardır, farklı olduğunu yüzüne vuran.. Onlara çok kızarsın, öfkelenirsin ama affedersin.. Hep affedersin.. Bu duyun büyüdükçe de devam eder.. Sonra günün birinde fena halde fark edersin ki, affetme sebebin vicdanın değil, yalnız kalma korkundur. Bu da senin kendine ihanetindir. İşte böyle bir şey. Ben bu yüzden bayramları sevmem.."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA