Marina'da oturuyorum.. Sahnede İstanbul Gelişim.. Neco, sevgili dostum en sevdiğim şarkıları söylüyor.. Falling in love with you.. Save the last dance for me.. Daha neler neler.. Bir başka sevgili dost, Barış, o enfes Bodrum bahçesinde en sevdiğim yeri hazırlamış. Sahneyi tam cepheden gören setin üzeri.. Harika hümidorundan bir de harika Havana ikram etmiş bana..
Daha ne ister insan?..
Birden zaman geriye işlemeye başladı.. 15 gün evvel gene burada oturuyordum. Gene Gelişim karşımda.. Gene pürom elimde.. Ama yalnız değilim.. Etrafım en sevdiklerimle dolu.. Ağbimler.. Nebiller.. Benimle birlikte Bodrum'a gelmiş dostlar..
Şimdi tek başımayım.. Beni okuyanlar bilir.. Paylaşamadım mı, mutluluğu tam yaşayamam ben.. Hele çok hoşlanacağımı bildiğim bir yere gidiyorsam, mutlak ayni şeyden hoşlananlar olmalı yanımda..
Ama bu defa öyle değil.. Dedim ya zaman gerilere yürüyor diye.. Son zamanlarda o kadar çok bilim kurgu izledim ki.. Ondandır..
Çocukluğuma gitti, hafızam.. Vittorio Gassman'ın bir filmiydi..
Şimdi hikayeyi unuttum. İncil'den mi, Tevrat'tan mı, bir dini öykü.. Ne günah işlemişse Vittorio Gassman, Tanrı onu lanetlemiş ve ölümsüzlüğe mahkum etmiş..
Çocuk aklım basmamıştı, ölümsüzlük nasıl lanet, nasıl ceza olur diye.. İnsanın içi gitmez mi, ölümsüz olmak, hem de hep genç kalarak ölümsüz olmak için..
Film mutlu sonla bitiyor ve yaptığı müthiş bir sevap yüzünden Tanrı katında affedilen Gassman, bin yaşında falan ölüyordu. Ölümün mutlu son olduğu bir öykü, düşünebiliyor musunuz?..
İşte orda, o setin üzerinde tek başıma otururken, 15 gün evvelki sevdiklerim ve dostlarım aklıma geldi. Nasıl bir keyif, neşe, coşku içindeydik..
Ve de bu gece.. Etraf gene tıklım.. Ama dostlarım, sevdiklerimin hiçbiri yok..
100 yıl geçmiş aradan diye düşündüm.. 100 yıl geçmiş ve hepsi göçmüşler.. Ben ölümsüz olmuş, yaşamaya devam ediyorum, Gassman gibi..
Diyelim yeni dostlar buldum.. Yeni sevdiklerim oldu. 100 yıl daha geçti. Hepsinin teker teker gidişlerine şahit oldum. Sonunda gene yapayalnız.. Hadi yeni dostlar.. Yeni aşklar.. Onların da teker teker gidişlerini yaşamak, bir daha..
Tüm dostlarım hayatta.. Tüm dostlarım sağlık içinde.. Ama 15 gün önce yanımdaydılar, şimdi orda yoklar diye hüzün var içimde..
Ya Vittorio Gassman gibi olsaydım..
Ya 2010 eylül başında değil, 2110 eylülünde ayni yerde olsaydım?. Bildiğim, sevdiğim herkes gitmişken..
Öyle bir dalmışım ki..
Neco'nun "Haydi, biraz coşalım bakalım" diye bağırdığını duydum sahnede..
"One, two, three o'clock, four o'clock, rock" diye Bill Haley ve Cometlerinin ünlü şarkısına girdi.. "Yaşaaaa!.." diye bağırdım.. Kendime geldim..
Yaşamak güzel şey dostlarım.. Kararınca..