Mesela Hasan Cemal'e (Milliyet), mesela Okay Gönensin'e (Vatan), mesela Oral Çalışlar'a (Radikal) sormak istediklerim, bu yazdıklarım üzerine ne düşündüklerini.. Niye seçtim onları.. Bir defa yakın arkadaşlarım. Severim.. İkincisi, medyanın saygın isimleri.. Üçüncüsü, bizi durmadan "Yandaş" olmakla itham eden Doğan Gurubu'nun önde gelen köşe yazarları.. Yani biz sahteyiz ya.. Onlar "Gerçek" demokratlar..
Bu yazı da demokrasi üzerine.. Demokrasinin temelleri üzerine.. "Hukuk" üzerine.. İtirazları olan noktaları yazmalarına gerek yok. Beni arayıp "Şurda yanıldın" desinler.. Telefonda.. Zahmetsiz..
***
Dünkü gazetemizin iç sayfalarında, satır aralarında kaybolmuş bir haber.. Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu, Belçika Dışişleri Bakanı ve Avrupa Birliği Dönem Başkanı Vanackere ile konuşuyor. Terörle mücadele konusunda anlaşıyorlar, ama söz Fehriye Erdal'a gelince anlaşmazlık başlıyor. Davutoğlu Erdal'ın mahkûm edilmesini ya da Türkiye'ye iadesini istiyor. Belçikalı Bakan "Bizde kuvvetler ayrılığı esastır. Belçika adaletini kimse yargılayamaz. Bu bizim için esastır" diyor.
Türk Dışişleri Bakanı'nın yanıtı..
"Bizim için de bir suçlunun mahkum edilmesi esastır.."
Sevgili Cemal'e, Gönensin'e ve Çalışlar'a bu cevap için ne düşündüklerini sormak isterim..
Özellikle de Hasan Cemal'e.. Benimle ayni Mekteb-i Mülkiye'de, iki sene sonra okudu ya, sadece..
Orada bize öğrettiler ki, Demokrasi'nin temeli Kuvvetler Ayrımı ilkesidir. Bu ilkenin ruhu da Yargı'nın bağımsızlığıdır. Yani Yürütme dahil, hiç bir güç yargıyı etkileyemez. Yönlendiremez. İstediğini yaptıramaz. O ülke vatandaşlarının özgürlükleri ancak ve ancak Yargı'nın bağımsız olması ile mümkündür. Ama Yargı bağımsızlığı demokrasi için gerek şarttır. Yeter değil.. Bir de Yargı ilkesi esası vardır.
Demokrasilerde ilke "Kanunsuz suç ve ceza olmaz" dır.
Yani hiç kimseyi yasalarda yazılı olmayan bir eylemi yüzünden suçlayamazsınız. Yasalarda yazılı bir suçu varsa, ona da ancak gene yasalarda yazılı cezayı verebilirsiniz. Bir santim fazlasını değil.
Anti demokratik rejimlerde, yani mesela en sağdaki faşizm ve en soldaki komünizmde "Kanunsuz ceza olmaz" ilkesi yoktur.
Ne ilkesi vardır, peki?..
"Cezasız suç olmaz.."
Bu ilke size neyi hatırlatıyor, dostlarım..
Türk Dışişleri Bakanı'nın Avrupa Birliği Başkanı'na söylediklerini.. "Bizim için bir suçlunun terörizmle mücadele kapsamında mahkum edilmesi esastır.."
Hem de AB Başkanı'na "Belçika yasalarından bana ne.. Bizim ülkemizde esas, suçlunun mahkum edilmesidir" diyen bir Dışişleri Bakanı'nın ülkesine "Demokratik" der, onu Avrupa'ya kabul eder misiniz?.
Yürütme, yani diyelim Adalet Bakanı Yargıca "Bu adam suçlu" diyecek. Kuvvetler Ayrımı yok ya.. Yargıcın kaderi, bakanın elinde ya.. Yargıç "Başüstüne" diye emri kabullenecek. Ne var ki, mevcut yasalarda öyle bir suç ve ceza yazılı değil. Yargıç kafasından bir suç tarifi ve ceza tayini yapacak ve adamı mahkûm edecek.
Bir suçlu cezalanmış olacak.. Peki ülkenin geri kalan nüfusu ne olacak?. Bir bakanın kararı ile suç, bir yargıcın düşüncesi ile ceza yaratılabilen bir ülkenin geri kalan milyonlarca vatandaşı, nasıl "Yarın" endişesi duymadan, nasıl keyfi bir kararla içeri atılma ve keyif süresince içerde kalma korkuları olmadan yaşayabilecekler?. Nasıl özgür, nasıl demokrat olacaklar söyler misiniz, demokrat arkadaşlarım?.
Söylersiniz de, niye susuyorsunuz?. Demokratlık deyince mangalda kül bırakmıyorsunuz da, böyle konuları niye ille de "Yandaş ve faşist" Hıncal yazıyor, söyler misiniz?.