Salzburg'da çok hoş bir sürprizle karşılaştım.. Bizi fevkalade ağırlayan Borusan'a bu arada teşekkür ederek. Gezi planında cumartesi akşam üzeri "Konsolos evinde kokteyl" yazıyordu. Çizdim gitti. Bu tür diplomatik, resmi davetlerden hoşlanmam..
Çizince bir zahmetten de kurtuldum. Takım elbise taşımak yok.. Bir gömlek, bir hırka, bir el çantası yetti, 36 saatlik geziye.. Ama uçakta, sevgili mihmandarımız Şule, kokteyle mutlak gelmem gerektiğini söyledi. Beni orda bir sürpriz bekliyormuş.. Omuz silktiğimi görünce, sürprizi açıklamak zorunda kaldı.
"Konsolos kim biliyor musun?. Senin sevgili ağabeyin Cezmi Başar'ın oğlu.. İhsan Başar.."
Cezmi Ağabey.. Türkiye onu ilk ünlü hakemlerimizden olarak tanır. Ben meslek büyüğüm, gerçek ağabeyim olarak.. Ne harika günlerimiz geçti Ankara'da.. Ne unutulmaz anılarımız var. Neler öğrendim ondan.. Futbol olarak, gazetecilik olarak.. Yıllardır görmemişim.. Oğluna bak.. Büyümüş.. Bir de konsolos olmuş..
"İki elim kanda olsa gelirim Şule" dedim.. Gittim de..
İhsan'a Cezmi Ağabey'e sarılır gibi sarıldım.. "Yıllardır Viyana'da yaşayan Uçal Dalgıç aradı şimdi. Salzburg Avusturya'nın cennetiymiş. Birlikte gelip en az üç gün gezeceğiz buraları" dedim.. "Ağabey ev senin" dedi İhsan..
O kokteyldeki tek ceketsiz adamın öyküsü işte bu!..