Amerikalıların çok sevdiğim bir lafı vardır.. "Siz kuruşları hesap edin, liralar kendilerini hesap ederler nasılsa" derler.. Yani onlar, kuruş lira, değil, peni ve dolar derler ama, ben çevirmedim, uyarladım, kolay anlaşılsın diye..
Son günlerde bakıyorum. Herkes liralarla meşgul.. Ağzını açan Vatan Kurtaran Aslan.. Kaleme sarılan dünyanın düzenini değiştiriyor..
Yahu şu kapının önüne bir baksana..
Kolayca düzelteceğin, böylece varlığını kanıtlayacağın yığınla şey, "Böyle gelmiş, böyle gider" durmadan sırıtırken, dünya nizamı neyine?.
İstanbul'un trafiğini çözemeyen kafalar ve kalemlerle, Orta Doğu'ya yeni bir düzen getireceğiz öyle mi?.
Yahu Orta Doğu'dan vazgeçtim. Ortaköy'e bir düzen getirsenize, görelim gücünüzü..
Hep yazar dururum. Bir ülkede devletin varlığı önce trafikte belli olur. Çünkü insan oğlunun devletle ilk muhatap olduğu yer trafiktir. İlk adımlarını atıp sokağa çıktığı anda, devletle karşı karşıyadır..
Dünyada ama.. Bizde değil. Çünkü bizde devlet yoktur.
Eee.. Liberaliz ya.. Kahrolsun devlet ya.. Özgür insanlarız ya.. Herkes bildiğini yapmalı.. Peki o "Uyum.. Uyum" deyip demokratlaştığımız Avrupa'da "Trafik" deyince niye "Mum" millet?. Onlar liberal demokrat değil de faşist mi yoksa?.
İşte Ortaköy'e iniyorum. Dereboyu Caddesi'nden gelerek.. Portakal Yokuşu kavşağında kırmızıda bekliyoruz. Yeşil yandı, Ercan gaza bastı, ayni anda solumuzdan bir Mersedes 34 GD 105 üzerimize saldırdı. Hem de nasıl?.. Ona kırmızı yanıyor. Yokuşta kırmızıda bekleyen sıralanmış 10-15 araba var. Bu tabakhane yolcusu mersedes sıraya girer mi?. Ters yola dalmış. Gaza basmış, fırtına gibi inmiş. Ters yolda duracak hali yok. Kırmızıyı çiğneyip, kavşağı geçmiş, ama gireceği şerit dolu.. Biz varız. Üzerimize sürdü olmadı, Ercan'ın da gayreti ile sıyırdık. Mersedes bu defa Dereboyu'nda ters şeritte bastı gitti. Ve de bütün bunları yaparken, elindeki telefonla harıl harıl konuşuyor ve arabayı tek elle kullanıyordu.
Ortaköy bu ülkenin en trafik ve polis kontrolündeki meydanlarından biridir.
Adamdaki korkusuzluğa, pervasızlığa bakar mısınız?. 30 saniye içinde işlemediği trafik suçu yok. Üst üste koysan, puanları dolar ehliyetini geri alırlar.. Ama adam emin..
Devletin olmadığından emin, tüm bunları yapıyor, ayni anda..
Arabadan yolun karşısında indim.
Yaya geçidinden karşıya geçeceğim. Geçitte ışık yok. Işık olmayınca kural açık.
Yol yayanın. 40 metre geride bir taksi var. Yürümeye başladım. Benim geçitte olduğumu göre göre, gaza bastı şoför..
Tam üzerime, tam gaz.. 34 TEU 72!.. Ve de iki metre arkamda duran ekip arabasını göre göre..
Niye?..
Çünkü hususi şoförü gibi, ticari şoförü de, devletin göstermelik olduğunun farkında..
Ve yağmur yağıyor. Onun üstü kapalı.
Ben ıslanıyorum. Vicdani öncelik de bende, sadece kural önceliği değil..
Kaç defa yazdım.. "Sayın Vali.. Sayın Emniyet Müdürü.. Lütfen polislerinizi caddelerden çekin. Hiç değilse polisin gözü önünde işlenen suçların şahidi olup yıkılmayalım" diye.. Adam polisin önünde suç işlemeye çekinmiyor, o polis de gerçekten müdahale etmiyorsa, iş bitmiş demektir çünkü..
Ortaköy'ün günahı benim orda yaşamam.İstanbul'un her yanı ayni..
İşte Zincirlikuyu.. Hem de en civcivli saat.. İşyerleri, okullar dağılmış. O yok olası servisler trafiği işlemez hale getirmişler.
Her yan trafik polisi dolu.. En az 10 polis saydım.. Etiler'den çıktık. Barbaros Bulvarı'na gideceğiz.. 50 metre içinde bir otobüs tam dört kez bir en sağa geçti, bir en sola.. Yoğun trafikte gitmiyor, Uludağ'da slalom yapıyor adam..
Biz en sağdayız. Önümüzden en sola ok gibi çıktı bir kez daha.. Koca otobüsün üstüne geldiğini gören yol veriyor tabii..
Sıkı mı?. En solda kalmadı. Hızla sağa döndü tekrar.. İki şerit kaydı ve beş şeritli yolun tam da üçüncü şeridinde durup yolcu indirdi. Beş şeridin ve akan trafiğin tam göbeğinde, durdu ve yolcu indirdi.
Çünkü belediye otobüsü.. Bu rezilliği yapan, İstanbul'u Teksas'a çeviren hem de kentin düzeninden sorumlu belediyenin şoförü.. Yani imam.. Varın cemaati hesap edin. (26 Mayıs 2010, saat 19.00. Artık kim olduğu bulunur.. Bulunur da ne olur?. Cesaret ve devleti adam yerine koymama madalyası verilir herhalde..) Şimdi bu yazdıklarımı nasıl kanıksadığınızı biliyorum. En korkuncu da o zaten..
Herkes kanıksamış..
Oto yollar rezil.. Emniyet şeritleri normal şerit olmuş. Trafik lambalarına aldıran yok. Hız limitlerine uyan yok.
Tek yönlü yollara tersten girmek serbest..
İstanbul'un her köşesinde her an bir trafik suçuna yüzlerce göz şahit oluyor ve alışıyor.. Neden?.
Çünkü kimse devleti umursamıyor..
Neyi?..
Devleti..
Trafikte insanlarda devlet korkusu da yok, vicdan baskısı da..
Neden böyle..
Çünkü devlet yok.. Devlet Ortaköy'ü değil, Orta Doğu'yu düzenleme peşinde..
Neden böyle..
Çünkü denetleyen, düzelten medya da yok. Medya için trafik ufak konu.. "Vatan kurtaran aslan"lığa soyunup, devleti ve dünya devletlerini terbiye etmek dururken, vatandaşın her gün, her an yaşadığı sıkıntı ile uğraşmak, büyük gazeteye, büyük yazara yakışır mı?.
Liberal bir arabanın altında kalacağız bir gün.. Ercan gibi.. Cüneyt Ağbi gibi..
Ezip öldürenler serbest dolaşıyorlar ha..
Verdiğimiz rahatsızlık için adamlardan özür dilemedik, ayıp ettik..
Cenaze arabamız, camiden mezarlığa sağlam gidebilir mi acaba?.