"Sen de mi Yüksel" diyecektim de, "İlahi" demeyi tercih ettim.
"Hıncal'la Haşmet, günlerden beri köşelerinden birbirlerine mektup yazıyorlar, ayni gazetede iken" demiş dün..
Ayni gazete de değil Yüksel, ayni katta yan yana odalardayız. Sık sık birbirimizi odalarımızda da ağırlarız.. Eksik yazmışsın..
Yahu, Haşo ile, bana sorarsan, son zamanların en güzel sohbetini yaptık, Yaşam ve Aşk üzerine..
"Yaşam ve Aşk kimi ilgilendirir" demiyorsun herhalde..
Yaşama ve aşka çok farklı açılardan bakan iki dostun sohbeti niye kapalı kapılar ardında yapılmalı ki?.
Yani şimdi "Hıncal Ağbi bunları bana telefonda da söyleyebilirdin.. Ya da senin odada buluşurduk, anlatırdın, okurları niye karıştırıyorsun" de diyebilirsin. Deme.. Çünkü bu öyle yaygın bir yanlış ki..
Senin gibi düşünen "Aranızda tartışın" diyen ne kadar çok insan var bilemezsin, Yüksel.
Yahu olur mu?..
O zaman Mehmet Barlas ile Ekrem Kongar niye her gece "Yorum farkı" diye ortaya çıkıyorlar?. Otursunlar evlerinde tartışsınlar, millete ne?.
O zaman TV'lerdeki bunca tartışma, bunca talk showun ne gereği var?.
Bu köşelerin ne gereği var gazetelerde?. Herkes kimin fikrine karşıysa, açar telefonu ona söyler, ya da mail atar..
Geçen gün hem de koca bir profesör Kadir İnanır yazım üzerine "Nerdeyse yarım sayfayı Kadir için ayırmışsınız, değer mi" diyor.. Değip değmeyeceği ayrı konu.. Kadir bu ülke sinemasının yetiştirdiği en büyük oyunculardan biri.. Niye değmesin?. Sean Connery yazarsam değer de, Türkü yazınca mı değmiyor?. Kaldı ki, o yazıların amacı Kadir'i değiştirmek değil. Kadir değişmez. Kadirizm onu esir almış, köle etmiş. O Kadirizm Kadir'ini oynamaya ve kendini ziyan etmeye devam edecek. Ama Kadir bir yıldız.
Yıldız olduğu için de örnek.. Kime?.. Ardından gelen yığınla genç Kadir adayına..
O yazılar Kadir için değil, onu izlemeye niyetlenen gençler için yazılıyor..
Haşo ile Hıncal'ın tatlı tatlı tartışması, nasıl sadece Haşo ile Hıncal için değilse..
Bu dar çerçevelerden çıkın ne olur..