Anlatmakta en zorluk çektiğim konu bu.. Öncelikler..
Hayatımızı yönlendiren şey.. Öncelikler..
İlişkilerimizin ölçütü olan şey.. Öncelikler..
Akrabanız.. Arkadaşınız.. Dostunuz.. Sevgiliniz.. İlişkinizin adı neyse.. Önemli değil.. Ama derecesi ne?.. İşte asıl soru bu.. Anlaşmazlıkların, kırılganlıkların sebebi bu..
Onun, hayatınızdaki önceliği ne?..
Sizin, onun hayatındaki önceliğiniz ne?.
Bu ikisi dengeli ise, pek sorun çıkmaz.. Ama farklıysa.. Biri ötekinden çok öndeyse.. O zaman öyle doğar ki kırgınlıklar..
Ben çok yaşadım..
"Yahu hiçbir şey yok ortada.. Durup dururken Hıncal bana kırıldı.." lafını çok duydum..
Durup dururken değil oysa.. İşte bu "Öncelikler" yüzünden..
O benim hayatımda birinci önceliğe sahipse.. Yani onun için her şeyi bir kenara bırakıyorsam, biliyorum hakkım yok ama, ben de onun hayatında birinci önceliğe sahip olmak istiyorum. Olmadığımı görünce de kırılıyorum..
Bu örneği yıllar önce yazmıştım.. Gene yazayım..
Gençlik yılları.. Üç günlük bir Paris gezim var.. Sadece üç gün için gidebiliyorum.. Uzatmama imkân yok, iş durumları gereği..
Cuma sabahı uçacağım..
Kız arkadaşım perşembe sabahı telefon etti. "Yarın akşam sinemaya gidelim" diye..
"Hayatım, ben yarın sabah Paris'e uçuyorum. Bu akşam gideriz. Ya da dönüşte.." En akla gelen yanıt değil mi?. Hemen herkes öyle yapmaz mı?..
Ben ne yaptım peki..
"Harikasın.. Hangi filmi görmek istiyorsun, ben ayarlarım. Erken buluşur bir de yemek yeriz.."
Telefonu kapadım. Seyahat acentesini açtım. "Benim Paris biletini cumartesiye aktarın" dedim..
Paris gezisi iki güne indi, sevgili benimle sinemaya gitmek istedi diye.. Ve o sevgilinin onun için böyle bir şey yaptığımdan hiç haberi olmadı. Hâlâ da yok..
Benim önceliğim işte bu..
Bu olunca, beklentin de bu oluyor..
Arıyorum..
"Seni çok özledim. Bu gece buluşalım.."
"Yahu kızlar toplanıyoruz. Dedi kodu yapacağız.."
"Yarın?.."
"Yarın gece de bilmem ne var.." "Öbür gece?.."
"Bakarız.."
Yani.. Benimle buluşması için, hayatında hiçbir şeyin olmadığı bir gece bulmak zorundayım, bir.. O gece güzel bir şey olacağına ikna etmeliyim, iki. Yemek mi?. Sinema, konser veya başka bir şey mi?. Hepsini beğendirmeliyim..
Yani.. Kafasında benimle buluşmak yok.. Benim ona sunacağım şeyle buluşmak var. Boşsa ve hoşuna giderse..
Yani.. Onun hayatında benim önceliğim yok, sıradanlığım var..
Oysa onun sinema davetine "Evet" demek için üç günlük Paris'in bir gününden vazgeçen ben "Hıncal iki elim kanda, ama senin için yaparım. Koşar gelirim" demesini bekliyorum..
O zaman, onun da beni sevdiğini, bana değer verdiğini anlayacağım..
Hani ODTÜ'lü vardı ya.. Benim davetime "Evet" demek için final sınavında kâğıdı boş verip sinemanın önüne koşan ODTÜ'lü..
Ama öylesi az. Az olduğu için öyküsünü yazalı nerdeyse 20 sene oldu, hâlâ internette dolaşıyor..
Önceliklere dikkat edin dostlarım..
Hayatınızdaki önceliği ne?. Sizin onun hayatındaki önceliğiniz ne?.
Öndeyse, öndeyseniz, ne mutlu size..
Ama siz onu, o sizi öne almıyorsanız, almak içinizden gelmiyorsa, koyun rahvan gitsin.
..ve de.. Sizin için en öndeyse, çekinmeyin, gösterin.. Söyleyin.. Yapın..