DÜNYA güzeli İstanbul Boğazının ortasındaki "Kaçak" çirkinlik anıtı Suada yerli yerinde duruyor ve her gece para basıyor.
Devletin gücü de, bu rezaleti önlemeye yetmiyor..
Hani gecekondu mahallelerini karda kışta basan ve damların üzerine çıkıp yatacakları yeri korumaya çalışan fakir fukarayı üzerine polis salıp indirdikten sonra, dev makinelerle dümdüz eden Belediye'den nihayet yanıt geldi. Basın Danışmanı Faruk Yanardağ imzasıyla..
Yanıt değil, açık seçik acz itirafnamesi..
- Adadaki kaçak inşaat "Gecekondu Yasası" gereği yıkıldı. 25 Nisan 2008.
- Adada yeniden ruhsatsız, kaçak 840 metre kapalı alan oluşturulduğu tespit edilerek yıktırıldı. 3 Aralık 2009.
- Kaçak yapının yeniden inşa edildiği tespit edildiğinden, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuruldu. 21 Aralık 2009.. (Yani adam, yıkılan yeri 20 günde yeniden yapmış. Nerde?.. Boğaz'ın ortasında. Herkesin gözü önünde..)
- Belediye Başsavcılığın Ada üzerinde izinsiz iş yapanlar hakkında dava açılması isteminde bulunduğu bilgisini almış.. 21 Ocak 2010..
Buyrun buradan yakın Sevgili Okurlar.. Buyrun buradan yakın..
Adam, dünyanın gözü önünde devlete meydan okuyor.. Gücünün fakir fukaraya nasıl yettiğini, Allahın günü televizyon ana haberlerinde izlediğimiz devlet, şimdi dosyayı elden ele dolaştırarak, ama acz içinde hiçbir şey yapamadan, aldığı duyumları "Bunu yaptık" diye açıklayarak, bu rezilliği, bu açık meydan okumayı izliyor.
Yazıklar olsun..
Hem de nasıl yazıklar olsun..
Sevgili Dostum Kadir Topbaş?.
Yerel Yönetim bu mudur?..
İstanbul'a sahiplenmek bu mudur?. Size meydan okuyan, kafa tutan, tüm kuralları ve hukuku çiğneyip, bildiğini okuyanlar önünde Ana Kent bu kadar güçsüz, bu kadar aciz midir?.
Şimdi, Faruk Yanardağ'ın değil, sizin yanıtınızı istiyorum..
İstiyorum ki, bir İstanbul hemşehrisi olarak, dağ başında mı, yoksa uygar bir kentte mi yaşadığımı bileyim, ben de kendi yaşamımı ona göre belirleyeyim..