Ne Kadir Topbaş'tan ses çıkıyor, ne de anında yanıt yazmak için hazır bekleyen basın danışmanlarından.. Konu işlerine gelmeyince susmak, erkekliğin onda dokuzu oluyor herhalde..
Yahu şu Suada'yı sormuştum.. Hani Özhan Canaydın Başkanım Galatasaray adasını üç otuz paraya kiralamıştı da, adam Fenerliler de gelsin diye, Galatasaray adını değiştirip Suada yapmıştı..
Boğaz ön görünüm bölgesi değil. Boğaz'ın tam göbeğinde.. İçinde.. İnşaat üzerine inşaat.. Ha babam, de babam büyüyor üstelik ada..
Dün gazetelerde okudum. Ajda Pekkan yemekli gecede söylemiş. 2 binden fazla insan.. Dört kişi bir masa olsa, 500 masa eder.. Nereye sığmış bunca masa bunca insan?..
Bu genişlemenin, bu büyümenin, bu inşaatın izni var mı?..
Yokmuş.. Mühürlenmiş.. Ama adam mührü kırıp devam etmiş, açmış, işletiyor. Gazeteler böyle yazıyor..
Bu ne demek Sevgili Topbaş?..
Bu şu demek..
"Yahu bu medya yazıyor, bir şeyler yapmamız gerek.. Onun için biz mühürleyelim, ama sen aldırma, bildiğini okumaya devam et" demek.. Başka yorumu var mı?..
Adamın bütün yerleri Boğaz kenarında.. Hiçbirinde belediye, izin, mizin tanımıyor, ama yapılan hiçbir şey yok..
Ben cevap istiyorum..
Altında onun bunun değil, bizzat Başkan Kadir Topbaş'ın imzası olan bir cevap..
Bu cevap gelmezse kısa zamanda, mühür işinin danışıklı dövüş olduğu yorumlarına inanmaya başlayacağım..
Bir yanda "Mühürlendi" haberleri.. Bir yanda "Ajda, Serdar Konserleri ile Ada yıkıldı" görüntüleri..
Sayın Başkan..
Siz herkesi kör, âlemi sersem mi sanıyorsunuz?..
"Hayır" mı?..
O zaman sorun adamlarınıza..
Boğaz kenarında zaten mevcut yerin bir bölümünde, yazlık restoranı, kışın da açık tutmak için tek tuğla koymadan ve de karadan da, denizden de görüntüyü asla bozmadan sadece camla kapayarak bir kış bahçesi yapmak isteyen Sortie'ye neden ve nasıl engel oldular da, Suada ve ötekilerin ön görünüm cinayetlerine, nasıl ve neden göz yumuyorlar?.
("Cinayet" lafın gelişi değil, biliyorsunuz..
Adamın kaçak duvarı insanların üzerine çöktü, bir kişi öldü.. Sahi ne oldu, o dava?..)
Sorun Sayın Topbaş.. Sorun ve verdikleri yanıtı aynen bana ulaştırın ki, bu köşede yayınlayayım.. Yayınlayayım ki, İstanbul halkı bu kentte gemisini yürüten kaptanların değil, herkese eşit uygulanan kuralların egemen olduğunu anlasın..
Sakın susmaya devam etmeyin Başkan..
Çünkü ben yanıt alıncaya kadar devam edeceğim, sormaya.. Bıkmadan, usanmadan..