ABUZİTTİNCİM
Başbakanımızın çok önem verdiği şehirlerarası "bölünmüş yol" yollarda, şu günlerde, bi taş savaşıdır, bütün şiddetiyle, sürüyor kardeşim. Bilmem bundan Ankara'dakilerin haberi var mı?
Taş savaşı şöyle oluyor; bu yollar, biliyorsun "sıcak asfalt" sistemiyle yapılmıyor. Zifti atıyorlar üzerine çakıl taşları serpilip, silindirlerle bastırılıyor. Al sana yol!
Güzel de... son yağmurlardan sonra, çoğu yollarda, çakıl taşları yerlerinden söküldüler. Çünkü silindirler iyi bastırmamış, veya müteahhit alt malzemeyi zayıf kullanmış. Yani yolun yüzeyi çakıl taşı kaplı ve arabaların tekerlekleri, bunları birbirlerine fırlatıp duruyorlar. Gerçekten tam bi taş savaşı.
Yarın, öbür gün kazaların olmaması, birilerinin kafalarının patlamaması mümkün değil. İki gün önce Fethiye-Antalya yolundaydım. O da böyle yollardan biriydi. Benim ön cam, sıçrayan çakıllarla patladı. Arabanın kaportası çarpan taşların açtığı çukurlarla dolu.
Kimi kime şikâyet edeceksin? Sürücüler de bi acayip adamlar. Bilader böyle bi yolda, bölünmüş de olsa, 100 kilometre hız yapılır mı? Terör saçıyorlar. Karayolları'nın da bi önlemi yok..
Trafik Polislerine gelince, o kadar kilometre boyunca tek polis arabasına rastlamadım. Ya bi siyaset adamına eskort yapıyorlardır ya da kuytu bi yerlerde at yarışı kuponu dolduruyorlardır.
Kısacası, şu anda Karayolları'nda durum "Allah'a emanet edilmiş" durumda. Domuz gribi aşısında olduğu gibi.
Haberi duydun mu? Hani bizim Amerika'da yaşayan meşhur bi doktorumuz var. Prof. Mehmet Öz. O bugünlerde Amerikan televizyonlarında yaptığı konuşmalarda Amerikalılara mutlaka domuz gribi aşısı yaptırmaları gerektiğini söylüyormuş. Ama söylemediği bi şey var, Dr. Mehmet Öz'ün önemli bi firma olan SIGAT Technologies'in hissedarlarından olması.
Bu ne firması dersen aşı üreten en büyük ecza fabrikalarından biri! Bunu açıklayan ben değilim.
www. naturalnews.com adlı ciddi tıbbi sitenin 11 Kasım tarihli sayfasına girersen daha geniş bilgi alabilirsin. Garip bi durummuş gibi geldi bana!
Öyle anlaşılıyor ki dünyanın bi çok yerinde kafalar karışık. Mesela Kanada'da da öyle. Kanada halkının yaklaşık yarısı hâlâ "aşı olayım mı olmayayım mı" karar verememiş. Benim kafamı karıştıransa Türkiye de kullanılan aşının içinde "polysorbate 80" denen bi maddenin bulunması ihtimali. Bu madde "şok"a yol açan bi madde. Yani adamı götürüyor. Kanadalılar da ondan tedirgin. Şimdi inanmayacaksın, Sağlık Bakanlığı'ndaki ilgilileri aradım, bana bizde kullanılan aşının ana içeriğinin "MF59" olduğunu söylediler.
Nedir bu MF59, açan yok. Mazhar Fuat 59 mu Mafya 59 mu neyin nesi bu MF59, söylemiyorlar.
Hiç değilse "Polysorbate80" değil? Yoksa Polysorbate80'in bi başka çeşidi de MF59 mu? Ulan, üşütecem.. En iyisi yazıyı kesmek.
Münasip yerlerinden öperim Abuzittincim.
Kardeşin Güneş.
Tecellister@gmail.com