Abuzittincim,
Fatih Çekirge'nin Hürriyet'teki yazısından öğreniyoruz ki bizim jetlerle Yunan jetleri gene kapışmışlar.
Bunun üzerine, Yunan Dışişleri Bakanı bizim Bakanımızı telefonla arayıp şikâyette bulunmuş.
Bizim Bakanımız da; "..bakın ben şu anda Kıbrıs'tayım. Çözümü konuşuyoruz. Haydi siz de gelin, Adada bi çay içelim" diye karşılık vermiş.
Fatih Çekirge Yunanlı Bakanın bu davete bi cevap vermediğini yazıyor. Ne cevabı versin Abuzittincim.
".. buyrun bi viski içelim" dese belki anlarım da adam çayı n'apsın? Bu işin şaka tarafı.
Ciddi tarafına gelince, gökyüzünde bu kriz yaşanırken (31 Ağustos) ben Simi adasına geçiyordum ve gemi, ellerinde poşetler, Kuşadası'ndan alışveriş yapıp adaya dönen, şen şakrak, Yunanlılarla doluydu. Eminim, Yunanlı turistlere bu kadar çok mal satan (hele Ramazan dolayısıyla Türk turistler evlerine dönmüşken) Kuşadası esnafı da halinden memnundu.
Şunu demek istiyorum. İşi karıştıranlar asker, sivil bürokratlar Abuzittincim, emin ol bu böyle. Yani halklara bıraksan sorunlara çözüm yolunu mutlaka bulacaklardır. Bu gözle gözüküyor.
İşte 31 Ağustos'taki durum. Bakanlar telefonda diplomatik dilde tartışıyorlar. Bizim Genel Kurmay Yunanlılara sert çıkmış. Ama halk, olup bitenlerden habersiz, neşeyle, günlük yaşamı paylaşıyor kardeşim.
Buradan, biraz kelalaka olacak ama, Badem hanımefendiye geçecek olursak Abuzittincim (Badem, biliyorsun nesli azaldığından koruma altına alınan fok) geçenlerde bizim köyün koyuna da uğradı.
SAD mı MAD mı diye bi kuruluş, onun da Orkun bey diye bi Başkanı var, ikide bi tebliğler, broşürler yayınlatıyor.
İnsanlar Badem'e yanaşmamalıymış, bu hayvana eziyet haline dönüşmüşmüş. İnsanlarımız "normal davranış sergileyerek onunla yaşamaya alışmalıymışlar." Badem bizim koydaydı dedim ya.. Ben arada bi yüzerim. O gün baktım, anam, kocaman bi karaltı üzerime geliyor. İnsan birden panikliyor.. sonra anladım ki Badem ama Badem'in de sağı solu belli olmuyor ki kardeşim, bazen oyun oynuyor, bazen hart diye ısırıveriyor. Valla ben bira tahliye musluğunu zor kurtardım!
Adam da diyor ki "Badem'le yaşamaya alışmalı." Nasıl alışmalı. Resmen musluksuz kalacaktık. Herif kafasına esti mi saldırıyor bilader.. İlla orasını burasını ellemene gerek yok.. Şimdiye kadar Badem tarafından ısırılan insan sayısı 100'ü geçti. Badem'i ısıran insanaysa hiç rastlamadım. Sen hayvanı rehabilite ederken yüz göz ol, insanlara alıştır sonra denizlere sal, ardından da "Badem'i Seviyorsan Yanaşma" diye broşür dağıt.
Oysa, hayvanı tedavi ederken tamamen yanlış metodlar uygulanmış. Yazık Rahmi Koç'un paralarına. Badem'i yakalayıp, sezon geçene kadar, Karaca'da eski koyuna kapatmışlar. Bu arada bazı sivri akıllılar, bu foka dokunan insanlara jandarmanın müdahale etmesi için, valiliğe başvurmuş.
Evet Badem'i taciz eden bazı geri zekâlılar gerçekten var ama, diyorum, çoğu zaman da Badem insanlara saldırıyor. Onu kime şikâyet edecez. Sahil Koruma'ya mı? Bence, Badem bu hallere nasıl getirildi. İlgililer önce onu araştırmalı.
Münasip yerlerinden öperim Abuzittincim.
Kardeşin Güneş.
Tecellister@gmail.com