Sevgili Ayşe Arman, 17 yaşındaki Nazlıcan ile 71'lik Halis Ağa'nın evliliğine saldıracak sonuncu adamken, sürüye kaptırdı kendini, aldı eline kalemi..
Ben de hatırlattım..
"Bari sen yapma" diye..
Cevap yazdı.. Çaktırmadan (!).. "Bazıları kendilerini o erkeklerle (Halis Ağa ve Berlusconi) özdeşleştirdikleri için 'Neden olamasın' diyorlar.."
"Bazıları" değil, "Ben" Ayşe..
Böyle diyeceğini bildiğim için de peşin peşin yazdım.. "Soru 1.. Benim kime âşık olabileceğime karar vermek kimin hakkı ve haddi.."
Söyler misin Ayşe, tekrar soruyorum.. Kimin haddi ve hakkı?..
Ya da sana soruyorum..
Sen, aşık olma konusunda kendi hangi sınırı koydun?. En genç ve en yaşlı sınırın nedir?.. Eveleme, geveleme.. İki rakam istiyorum senden..
Cevap vermeyeceksin. Çünkü veremeyeceksin.. Çünkü işine gelmez.. Çünkü böyle bir sınır da yok..
Çünkü..
Çünkü.. Bak Ayşe.. Hukukta "İstifa" diye bir müessese var. Şöyle tarif edilir.. "İstifa tek taraflı bir hukuki müessesedir. Karşı tarafın kabulünü gerektirmez.."
Aşk da yaşamda aynidir Ayşe.. "Aşk, tek taraflı bir duygusal eylemdir. Karşı tarafın kabulü şart değildir. Hatta haberi bile olmayabilir.."
Çünkü aşk hiçbir sınır tanımaz.. İnsan her yaşta âşık olabilir ve herkese âşık olabilir.. Yani, kendimi Halis Ağa ile özdeşleştirdiğim falan yok.. Bir evrensel gerçeği ifade ediyorum o kadar. Hadi inkâr etsene bu dediklerimi..
İki.. "Yaşı ilerleyen erkeklerin hepsi kafayı seksle bozmuş durumda" genellemesi sana yakışıyor mu?. Ben 20 yaşımda bile seksle bozmadım.. Seks dünyanın en kolay işi.. Zahmeti bile yok, hele günümüzde..
Cebindeki paraya göre, bir kadının koynunda olması, bir telefona bağlı..
Haa.. Mesele, seks değil, aşksa.. O zaman iş senin aşkı nasıl anladığın, aşktan ne beklediğine bağlanır..
Onu seviyorsan, yürekten seviyorsan.. Gözünün içine bakmak, bir akşam üzeri İstanbul Boğazı'nı onun gözlerinden seyretmek, sevişmelerin en güzelidir.
Seviyorsan eğer,
Ferhat Göçer,
"Dünyaya bir daha gelsem sevgilim,
Arar bulurum yine seni severim..
Cenneti değişmem saçının teline,
Ömrümün yettiği kadar seni severim.."
derken elini yanındaki koltukta oturana uzatmak, onun parmaklarının elinin üstünde sımsıcak dolaşmasını hissetmek, sevişmelerin en unutulmazıdır..
Aşkın sevişmesi ille de yatakta olmaz.. Aşkın zamanı gibi, mekânı da yoktur..
Gönlüm kime düşer bilmem.. Kendime de sınır koymam.. Sevdim mi, bir tek kişinin ne diyeceği ilgilendirir beni.. Onun.. O "Evet" derse, "Olmaz" diyen umurumda olmaz..
Genç bir kız, bende ne bulur da "Evet" der.. O, onun sorunu Ayşe.. Senin değil..
İnsanların mutlu olma hakları, kayıtsız ve şartsızdır. Herkesin mutluluk anlayışı, şekli de, ötekinden çok ama çok farklıdır..
İşte sen.. İyi bir gazetecilik yapmak, okunan ve konuşulan bir işi gerçekleştirmek, seni Sevgilin kadar mutlu ediyor, biliyorum.. Bu yüzdendir ki, günlerdir yerin dibine soktuğun Halis Ağa ile Nazlıcan'ın peşine düştün. En eleştirdiğin, en karşı çıktığın insanların ve eylemlerinin reklamını Hürriyet'in manşetinden yapmaya soyundun. Çünkü bunun iyi gazetecilik olduğunu biliyorsun..
Sınır tanımaz gazeteci Ayşe..
Başa dönüyoruz..
Aşka, mutluluğa sınır koyma hakkını sana kim verdi?..
Böyle bir sınır varsa, kendi sınırını söyle bana.. Kendine koyduğun sınırı.. "Benim sevgilim zaten var" palavralarına sığınma.. Sorumun somut değil, soyut olduğunu anlayacak kadar zekisindir, çünkü..
Senin âşık olma yaşın ne zaman bitecek?. Bugünkü aşkının alt ve üst sınırları ne?.