"Bilinçli olarak ben aydınlığın türküsünü, iyiliğin, güzelliğin, türküsünü söylemek istedim. Çünkü yaşam umutsuzluktan umut üretmektir. İnsan umutsuzluktan umut üreterek bugüne kadar gelmiştir" dedi, Dr. Yaşar Kemal..
Baştaki Dr. Sizi yanıltmasın.. Bizim Yaşar Kemal'den söz ediyorum.. İnce Memet yazarından..
"Peki bu Dr. neyin nesi" derseniz.. Onu anlatıyorum işte.. Bu büyük ustanın beşinci doktorluğu..
Fransa Strasbourg Üniversitesi (1991) vermiş ilk fahri doktorluğunu, orta sondan terk Yaşar Kemal'e.... Antalya Akdeniz Üniversitesi (!992) gelmiş ardından.. Sonra Hür Berlin Üniversitesi (1998).. "Hür Berlin'de seçimi öğretim üyeleri değil, 37 bin öğrenci yaptı, biliyor musun Hıncal" dedi.. 37 bin dünya öğrencisi "Yaşar Kemal" diyor, düşünün.. Daha sonra Bilkent (2002).. Ve nihayet, benim Üniversitem.. Kendi kendimi Fahri Boğaziçili ilan ettim ya, benim Boğaziçim beşinci cüppeyi giydirdi, pazartesi günü Yaşar Kemal'e..
Giydi ve konuştu.. Uzun uzun.. Ama tatlı tatlı.. Yer yer kahkahalar atarak dinledik.. Ve de çok şeyler öğrenerek..
Ama en güzeli son sözüydü..
"Yaşam umutsuzluktan umut üretmektir.."
Kim söylüyor.. En büyük umutsuzluklardan geçip, dünya çapında bir romancı olarak sözünü kendi yaşamıyla kanıtlayan adam..
Van'ın Muradiye ilçesinin Ernis (Bugün Günseli) köyünde doğmuş ama, Rus işgali yüzünden aile Adana, Osmaniye Hemite köyüne göç zorunda kalmış. Sıfırdan başlayarak. Küçük yaşta bir kaza.. Bir gözünü kaybetmiş. Beş yaşında babasını camide namaz kılarken, gözleri önünde öldürmüşler.
Bir çocuk için daha başka ne felaket olabilir?.. Bir çocuk gözünü açtığı dünyanın bir umutsuzluklar alemi olduğunu daha nasıl görür ve bu umutsuzluklardan umut üretip nasıl Yaşar Kemal olur?..
Edebiyat mı?..
"Sözlü başladım edebiyata" diyor.. O yıllarda Çukurova'nın ve Torosların köylerinde kadınlar ağıt yakar, erkekler destan anlatırlarmış.. "Her ağıt bir roman.. Her destan bir roman.." Her köyden ağıtlar, destanlar derlemiş..
Ortaokul edebiyat hocası Arif Dino için "Benim Yaşar Kemal olmamda büyük katkısı vardır" dedi.. "Tabii benim de yeteneğim var, o ayrı" diye salonu kahkahaya boğarak.. Bir de, 16 yaşına gelince yanına gidip altı ay köy köy dolaştığı Aşık Gülümsen Ağa.. Köroğlu'nun etrafından.. Onunla türkü söylemeyi öğrenmiş.. "Güzel de söylerdim ha.." dedi.. Ustası altı ay sonra "Tamam, sen artık oldun, yalnız başına dolaş" demiş..
"Usta saz öğrensek" diyecek olmuş Yaşar Kemal.. "Bu yaştan sonra çok geç. Sazı boş ver. Eline de bir değnek al, onu çal" demiş ustası ve köy yollarına düşmüş Yaşar Kemal.. "Para almazdım, köylülerden, yeni ağıtlar, yeni destanlar alırdım" dedi.. Bine yakın destan öğrenmiş..
Yazılı edebiyatla tanışması Adana Halkevi Kitaplığında memur olduğu döneme rastlıyor.. "Rastlamasam destancı olurdum" diyor.. Kitapevinde dünya klasiklerini bulmuş.. Hasan Ali Yücel'in çevirttiği beyaz kapaklı kitaplar.. "Bizim kuşak onlarla yetişti. Halkevleri, Köy Enstitüleri yardımcı oldu" dedi..
"Bilimde ve sanatta atlamalar olmaz. Her yeni oluşum eski zincirin son halkasıdır" dedi ve bugünkü Yaşar Kemal'in Homeros'tan, İlyada'dan nasıl adım adım doğduğunu özetledi..
"Stendhal, Tolstoy, Dostoyevski, Gogol, Dickens benim kaynaklarımdır. Bir romancı Faulkner'i, Kafka'yı, klasikleri, hem doğu, hem batı ustalarını özümsemeden nasıl roman yazabilir?."
Ve romanlarının dayalı olduğu temeli anlattı..
"Dostoyevski, Budalasında 'İnsanoğlunu sonsuz bir uçurum üstünde ayağını koyacak kadar yerde yaşamaya mahkûm edin, yağmur altında, karda, kışta, o acı içinde, açlıkta, yoklukta yaşar da ölmeye razı olmaz, yaşamını sürdürmekte direnir' diyor. Şimdi nedir bu dünyaya bağımlılığımız?. Nedir bu?. Varmak istediğim gerçek, insanın içindeki sevinç nedir? İnsanoğlu mit, umut, düş, sevgi yaratan bir varlıktır. İnsanoğlu ölüme, açlığa, doyumsuzluğa karşı mitleriyle, düşleriyle, umutlarıyla, sevgileriyle yeni bir dünya kurup, o dünyaya sığınır. Mitleri yaratmak, düş dünyaları kurmak, dünyadaki acılara karşı koymak, sevgiye, dostluğa, güzelliğe, belki de ölümsüzlüğe ulaşmaktır" dedi ölümsüz usta..