Türk yargı sisteminde devrim niteliğinde bir değişiklik, gece yarısı baskını şeklinde yapılıyor.. Öyle bir baskın ki, Meclis Başkanı'nın bile haberi yok..
Şu askerlerin sivil mahkemelerde yargılanmasına izin veren değişiklikten söz ediyorum.. Ve de dikkat buyurun içeriğinden, yani esasından değil, usulden söz ediyorum..
Bir ülkenin hukuk sistemindeki bir temel değişiklik, böyle baskın şeklinde yapılır mı?..
Bu tür değişiklikler çok önceden ilan edilip, Meclis'ten önce kamuoyunda tartışılır. Ülkenin önde gelen hukukçularının görüşlerini açıklanmaları, Meclis'teki görüşmelere ışık tutar.
Böylece yapılan temel değişiklik üzerinde kamuoyunda genel bir uyum ve genel bir "Doğru bir değişiklik yapıldı" inancı sağlanır.
Hele değişikliği isteyen Meclis gurubu ezici bir çoğunlukla iktidarsa, bunu rahatça, hiç çekinmeden yapar..
Meclis üyelerinin pek çoğunun uykuda olduğu gece yarısı önergeleriyle işi oldubittiye getirmek, azınlıkların taktiğidir.
İktidar, bu baskın değişiklikle durup dururken pek çok söylentiye yol açtı.. Sonunda yıpranan kendisi olacak.
Muhalefet deseniz, daha da komik..
Haberleri yokmuş..
Meclis Başkanı'nın haberi olmayabilir.
Ama sen eğer muhalefetsen, hele ana muhalefetsen, Meclis'te uçan sinekten haberin olacak..
"Haberim yoktu" demek, muhalefetin aczini, ilgisizliğini gösterir.
Öyle bir iktidara, böyle bir muhalefet.. Ülkenin kaderine bakar mısınız?.
***
Bu ülkede, gece yarısı baskınlarına değil, A'dan Z'ye bir hukuk reformuna ihtiyaç var.. Aylardır bunu yazıyor, bunu söylüyorum..
Yeni bir Adalet Bakanımız var.. Bir daha söylüyorum..
Birbiri ardına gelen uygulamalar insanlarımızın hak, hukuk ve adalet kavramlarına inançlarını fevkalade sarsıyor.
Şimdi bakar mısınız?..
Adam ülkenin en saygın bilim adamlarından.. Üniversite rektörü.. Kanser ve kalp hastası.. Acil ve yoğun bakımı gerekiyor. Ergenekon olduğu iddia edilen ve ne olduğu pek de bilinmeyen bir dava yüzünden tutuklu yargılanıyor. Yoğun bakımda ve savcı, karısının refakatçi kalmasına izin vermiyor..
Adam hırsızlık ve gasp suçundan sabıkalı.. 13 yaşındaki öz kızına tecavüz ediyor. Önce ters ilişki kuruyor. Sonra bekâretini de bozuyor ve 100 liraya satmaya başlıyor. Mahkeme adamın tutuksuz yargılanmasına karar veriyor.
Kadın ülkenin önde gelen sosyetiklerinden. İlişkileri ile ünlü. Bunların arasında karanlık olanlar da var. Son ilişkisi yeraltı dünyasının ünlülerinden biriyle.. Kendisinden çok genç sevgilisi onu fena halde dövüyor. Dişi kırılıyor. Boynuna boyunluk takmak zorunda kalıyor. Kendisini döven sevgilisini yeraltı dünyasında yakın dostlukları olan bir işadamına şikâyet ediyor. İşadamı genç sevgilinin de katıldığı bir dörtlü toplantı düzenliyor ve öldürülüyor. Diğer iki kişi de yeraltının ünlüleri..
Katil belli değil. Üç şüpheli de tutuklanıyor. Ama olaya sebep olması kuvvetle muhtemel kadın, savcıya ifade verdikten sonra, elini kolunu sallayarak yurtdışına çıkıyor.
Doğu'daki töre cinayetlerinde insanlar teşvikçilik ve azmettirme ithamlarıyla ömür boyu hapis istemiyle tutuklu yargılanırken ve mahkûm olurken, batıda, benzeri bir olayda sorumlu olması muhtemel kadın için bırakın dava açılması ve tutuklanması, durum aydınlanana kadar yurtdışına çıkışına kısıtlama dahi getirilmiyor. Yarın suça azmettirdiği ortaya çıkarsa, ara ki bulasın..
Şimdi bu ve benzeri haberleri, hemen her gün gazetelerde okuyan televizyonlarda izleyen insanlarda "Bu ülkede hukuk var, adalet var" inancı olur mu, olabilir mi?.
Türkiye'nin, ceza ve usul yasalarında gece yarısı baskınlarıyla tartışmalı ve karanlık değişiklikler yapmaya değil, A'dan Z'ye bir hukuk reformuna ihtiyacı var, Sayın Adalet Bakanı..
Beni geçin, sokaktaki adamın isyanını duyuyor musunuz?..