Bilim ve Teknik dergisinin kapağının üstelik basıldıktan sonra değiştirilmesi gerçekten utanç verici bir bilim skandalıdır.,
Darwin'in doğumunun 200. Yılı, UNESCO'nun önderliğinde bütün dünyada kutlanırken, adeta bir özel sayı gibi çıkan derginin sansürlenmesi, tüm bilim dünyası önünde bu ülke için bir yüz karasıdır.
Nitekim İngiliz Kraliyet Bilim Akademisi (Royal Society) Başkanı Lord Martin Reeds "Darwin dünyadaki en büyük bilim adamlarından biridir. Evrim teorisi de dünyada gelmiş geçmiş en büyük bilimsel fikirlerden biridir. Evrimin gerçekleri ortak kültür olmalı. Bilimin en önemli yanlarından biri de gerçek anlamda küresel bir kültür olmasıdır. Protonlar, Proteinler ve Pisagor teoremi dünyanın her yerinde aynıdır. TÜBİTAK'ın Darwin sansürü bir kültür kokuşmuşluğu ve bir fikir ahlaksızlığıdır" demiştir.
Bu ayıbı işleyen dergiyi bilir misiniz biz çıkarmıştık, yıllar yıllar önce Ankara'da.. TÜBİTAK dergi çıkarma işini ayrı bir meslek kabul ettiği için, Delta Ajansa havale etmişti.. Yazıların çoğu onlardan geliyordu. Amerika'da gazetecilik okuyup dönmüş Cüneyt Ağabey (Koryürek), kardeşi Atilla ve ben de, kapak dahil dergiyi hazırlıyorduk. Sonra kurumda yönetim değişti. Yeni yöneticiler dergiyi bizden aldılar.. Nasıl üzülmüştük..
Diyeceğim o değil..
Ülkemizde, Darwin sansürü konusunda kıyamet kopuyor. Koparanların başında da, konuyu Meclis'e yansıtan CHP geliyor..
Peki ama, bilir misiniz ki, Darwin'i bu ülkede ilk yasaklayan CHP'dir.. Deniz Baykal'ın da bakanı olduğu Bülent Ecevit hükümetinin TRT Genel Müdürü yaptığı İsmail Cem'dir..
Ben o zaman Cumhuriyet'te pazartesi günleri televizyon sayfası yapardım. Ülkede tek TV kanalı vardı. TRT!..
Ecevit, Deniz Baykal'ın Oğuzhan Asiltürk'le el ele vererek yarattığı "Tarihsel Uzlaşma" ile kurulan koalisyonun başında başbakan olurken, bu ülkede Ilımlı İslamı da ilk kez iktidara getirmişti. Bu arada TRT'nin başına da müthiş bir sürprizle genç gazeteci İsmail Cem atanmıştı. Cem televizyona en büyük atağı yaptıran, onu çağdaşlaştıran genel müdür oldu. O ve ekibi, müthiş işler başardılar. Bir yanda efsane yerli programlar ürettiler, bir yanda dünyanın en güzel dizilerini getirip milleti ekran başına çivilediler. Televizyon tiryakisi yaptılar. Cem dönemi, Türk televizyonculuğunda devrimdir.. Tartışmam..
Mehmet Barlas da o dönemde Haber Dairesi Başkanı olarak, Cem'in sağ koluydu..
Şimdi yazacaklarımı iyi hatırlar..
O dönemde "İnsanın Yücelişi" adlı 13 bölümlük gerçekten harika bir belgesel yabancı dizi getirmişti TRT.. Dizi bilimin ve insanlığın gelişimini paralel anlatımla veriyordu. Bu dizinin Darwin'i anlatan bölümü yayından çıkarıldı. TRT o bölümü yayınlamadı. Cem TRT'si "Bilimsel" Darwin'i sansürlemişti.
Bir bölümde de Afrika sahneleri kesilmişti, dans eden yerli kadınların memeleri göründüğü için.. Hadi neyse.. Ama Darwin sansürü korkunçtu.
Bugün kıyametler koparan, o zamanın bakanı Deniz Baykal'ın "Gık" dediğini hatırlamıyorum, ben Cumhuriyet'te kıyamet koparırken..
Bu kadarla kalmadı, TRT!..
Bir pazartesi, Cumhuriyet'teki sayfamın "Haftadan Seçmeler" köşesinde "Bu filmi kaçırmayın" diye uzun bir yazı yazdım.. Gerçekten kaçırılmaması gereken muhteşem bir film programa alınmıştı.. Maymun Davası.. İnherit the Wind.. Rüzgarın Mirası..
1925 yılında Amerika'nın Dayton (Tennessee) kasabasındaki gerçek bir davayı anlatıyordu film.. Öğretmen John Thomas Scope, dersinde öğrencilerine Darwin Teorisini öğrettiği için, tutucu bir veli tarafından mahkemeye verilmişti. Dava birden ülke çapında ilgi uyandırınca ve zamanın en büyük avukatlarından Clarence Darrow, Scope'un savunmasını gönüllü yüklenmiş,, bir başka ünlü, ama muhafazakar politikacı avukat (Sonradan Dışişleri Bakanı da oldu) William Jennings Bryan da Yaratılışçıların safında yer almıştı..
Dava öylesine ünlendi ki, kitap oldu, oyun oldu, film oldu..
Filmde öğretmen Scope'u Gene Kelly oynamıştı, ama asıl efsane olanlar iki ünlü avukatta gerçekten muhteşem birer gösteri sunan Spencer Tracy ile, Fredric March'tı..
O gece ben de ekran başındaydım, daha evvel iki kez izlediğim filmi bir daha görmek için.. Ama yayınlanmadı. Bir açıklama da yapılmadı..
Ertesi sabah erkenden TRT'ye koştum.. Ve öğrendim.. Filmi son anda, bizzat Genel Müdür emir vererek yayından kaldırtmıştı. TRT Darwin'i ikinci kez yasaklamıştı.
Cem'le ikinci çatışmamız bir başka açılım üzerine oldu.
Türkiye'nin çok kritik bir Dünya Kupası eleme maçı kandil gününe rastlamıştı. İsmail Cem, mevlidin televizyondan, maçın radyodan yayınlanmasına karar verdi. Gene tartıştık.. "Mevlid dinlenmek, maç seyretmek içindir, tersini yapman lazım" dedim. Dinlemedi.. "Bu televizyondaki ilk mevlid naklen yayını olacak. Sen sosyal demokrat bir partinin Genel Müdürü olarak bunu yaparsan, senden sonra gelecek tutucular, seni geçmek için neler yaparlar bir düşün" dedim..
Düşünmeye gerek görmedi. Çünkü Ecevit'in politikası buydu. O zaman yanından ayırmadığı Deniz Baykal'ın da..
Bugünün TÜBİTAK'çıları aslında o "Açılım"ı sürdürüyorlar!..