Olimpiyatlar Türkiye için bir fiyaskodur. Utançtır. Ayıptır.. Ayıbın daniskasıdır. Kimse inkâra yeltenmesin. Kimse aksini savunmaya kalkışmasın, boşa kürek çeker. Çünkü televizyonlar sayesinde millet artık uyandı, her şeyin farkında, kül yutmuyor.
Olimpiyatları izleyen herkes Türkiye'nin durumunun yüz kızartıcı bir facia olduğunu biliyor, palavrayla, boş lafla kandıramazsınız..
Sorumlu kim peki?..
Tabii ki, Türk spor teşkilatı. O sporcular oraya gökten zembille inmediler. Bu ülkenin spor organizasyonu içinden "En iyiler" olarak seçildiler ve götürüldüler.
70 milyonluk bir ülkede "En iyiler" bunlarsa eğer, o zaman o organizasyonun çapını tahmin etmek zor olmaz, uzmanlık da gerektirmez.
Açık, seçik!..
Yapamadılar!..
Başından başlayalım.
Spor Bakanlığı sorumlu..
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü sorumlu..
Federasyonlar sorumlu..
Türk spor teşkilatı bu değil mi?..
Bitti mi peki sorumlular?..
Hayır!..
Asıl işte burada başlıyor..
Bu teşkilat, bakanı, genel müdürü, federasyonlarıyla bu teşkilat, aniden mi zuhur etti, yoksa yıllardan, uzun yıllardan beri mi işin başındalar?..
Atina'dakiler bunlar değil miydi?.. Atina'dan sonra, kolları sıvayıp, yeni planlar, programlarla Pekin'e hazırlanması gerekenler..
Ne yaptılar peki?..
Teşkilatın Atina ardından, Pekin için plan yaptığı görüldü mü?..
Asla..
Ne görüldü?..
Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı gereğince federasyonların AKP'lileştirilmesi.. Spordan çıkıp siyasallaştırılması..
Özerklik adı altında kurulan tezgâhla, hemen tüm federasyonlar AKP yanlılarına teslim edildi.
Bir yanda AKP'li belediyeler, kulüpleştirildi ki, seçimlerde oy versinler. Öte yanda, yasalara ve talimatlara öyle maddeler yerleştirildi ki, Genel Müdürlük Teşkilatı memurlarının oyları artsın. AKP yandaşları çoğunluk olsun.
Bu memurlar, bu doğrudan belediye kuruluşu, ya da belediye destekli kulüplerin temsilcileri, Ankara'dan gelen işaret ve talimatlara göre oy kullanıp, federasyonları en iyilere değil, AKP'lilere teslim ettiler.
Spor teşkilatı, AKP ocağına dönüştü..
Sonunda birbirlerine düşünce, durum tüm çıplaklığı ile ortaya çıktı. Türk sporunun Genel Müdürü "Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediye Futbol Takımları Olimpik sporları öldürdü" dedi.
Doğru söyledi.
2004 Atina Oyunları'ndan bu yana, Ankara ve İstanbul'un Belediye Futbol Takımları'nın bütçelerine bir bakın..
Bu harcamaların tümü, Ankara ve İstanbul halkının paraları..
Üstelik bu iki kentte, hem de süper ligde yığınla futbol kulübü varken ve belediye futbol takımlarına hiç ihtiyaç yokken..
Soruşturun, Ankara Belediyespor'u desteklemek için Melih Gökçek kaç olimpik spor dalındaki takımları, alt yapıları çökertti, fiilen yok etti ki, masraf olmasın, her kuruş başına oğlunu geçirdiği futbol takımına gitsin.
Bu kafalarla Olimpik başarı olur mu?..
"Peki Mehmet Atalay kardeşim.. Sen de Ankara'dasın Melih Gökçek de.. Yeni mi gördün" demedi kimse..
Çünkü diyecek yüzleri yoktu..
İşte şimdi en can alıcı noktaya geliyoruz.. Asıl bir numaralı sorumluya..
Türk Spor Basını..
Adı olup kendi olmayan Türk Spor Basını..
Futboldan başka her şeye gözünü kapayan, Olimpiyatları 4 yılda bir laf ola beri gele, onda da "Semih niye yedek" tartışmasına ayırdığının yarısı kadar yerde hatırlayan Türk Spor(!) Basını.
Türk sporunun ehil ellerde olmadığını gördüler, ama anlamadılar. Ya da yazmadılar. Yerleri yoktu.
Türk sporunun siyasallaştığını gördüler, ama anlamadılar. Ya da yazmadılar. Yerleri yoktu.
Türk Spor Basını eleştirmedi. Türk Spor Basını yol göstermedi.
Türk Spor Basını dördüncü güç olarak görevinin zerresini yapmadı ve meydanı bu sorumsuz, bu siyasal hedefli kişilere bomboş bıraktı.
Türk Spor Basını "Üç maymunları" oynamasa, "Görmem, duymam, söylemem" demese, denetim görevini birazcık yapsa, Olimpiyatlarda böylesi bir fiyasko yaşamazdık.
Suçlu Ankara'dakiler değil, bizleriz..
Onları "Türk sporu malınız, alın bildiğiniz gibi tepe tepe kullanın" diye denetimsiz, başı boş bırakan bizler..
Bugün açın sayfaları bakın..
Olimpiyatlar unutuldu bile.. Palavra transfer haberleri dururken, kim niye yazsın ki?.. Ayrıca hangi bilgi birikimi, hangi olimpik kültürle yazacak ki..
"Kahrolsun Aragones.. Semih yedek kalır mı" diye manşetler yazmanın kolaylığı, ucuzluğu ve cazibesi varken..
Hesap sorma, yol gösterme, eleştirme, denetleme durumundakiler, Üç Maymunlar'ı oynayarak utancın gerçek sorumlusu kaldıkları sürece, kurtuluş umudu, çözüm ihtimali var mı?..
Türkiye'de Spor Basını olmadıkça, olimpik spor olmaz. Olamaz.
Bunu böyle bilelim!..
***
Bu yazıyı kesin saklayın. 2012 Londra Oyunları'ndan sonra, aynen okursunuz. Yeniymiş gibi!..