OĞUZ ÇETİN bu ayki Boxer dergisinde kendisine yönelik eleştirilerimi adımı da vererek yanıtlamış. Çok zarif ve sportmen bir üslup kullanmış. Kutlarım.. Tartışmalarda bu üslubu kullanırsak, kullanabilirsek, o zaman söylediklerimizin iki tarafa da yararı olur.
Oğuz'a itirazım temelde..
Spor eleştirmen ve yorumcularının o spor dalını yapmış olmaları gerektiğini ileri sürüyor, altını çizerek. "Hıncal Uluç ve Mehmet Demirkol topa ayak mı vurdular ki, futbol yorumu yapıyorlar" diyor açık seçik..
Bu, dünya kurulalı beri, eleştirilenlerin, özellikle yanıt veremedikleri eleştirmenlere karşı kullandıkları klasik savunma..
Temelsiz. Tabansız.. Dayanaksız. Boş laf!..
Futbol oynamak nasıl bir yetenek gerektirirse, izlemek, yorum yapmak da ayni ölçüde başka yetenek ister. Birinde ayaktadır yeteneğin temeli, ötekinde beyinde..
Düşünmek, düşünebilmek çok farklı şeydir. Bilmek, anlamak, yorumlamak için ille de yapmak gerekmez.. Öyle olsa, resim, heykel, kitap, sinema eleştirmenlerinin mesela hep, Da Vinci, Rodine, Shakespeare, Spielberg olmaları gerekir, ya da istenirdi. Yok böyle şey..
Tersine bir şeyi çok iyi yapanlar da o konuda çok iyi eğitici, öğretici, yorumcu ve yetiştirici olabilirlerdi. Öyle bir şey de yok..
Çünkü yapma ayrı yetenektir, yorumlamak ayrı..
Ben Oğuz Çetin'in milli takımdaki hocalığının, Fatih Terim'e bir katkıda bulunmadığını iddia ediyorum. Metin Tekin ve Müfit Erkasap'ın da.. Bunlar sırasıyla Fenerli, Beşiktaşlı ve Galatasaraylı oldukları için, bir denge düşüncesi içinde seçildiler. Fatih Terim'in egosu içinde sessiz kaldıkları için de yerlerini korudular.
Geriye dönüp hatırlayın. Mustafa Denizli, Derwall'in, Terim, Piontek'in yardımcısı oldukları dönemlerde, patronlarından aşağı kalırlar mıydı, manşetlerde?.. Zaman zaman ikisi de kafa tutmazlar mıydı hocalarına?. Gazeteciler bu ikisinin de peşinde koşmazlar mıydı?. Daha o zaman Derwall giderse Denizli'nin, Piontek'in ardından Terim'in patron olacağını bilmez miydi, kamuoyu?.
Peki Terim'in kadrosunda fikri sorulan, görüşleri haber yapılıp manşetlere taşınan, zaman zaman Terim'e ters yorumlar yapan, görüşler dile getiren, yarın birinci adam olmaya layık görülen biri var mı?.
Görünen o ki, bunların üçü de Terim'le birlikte gidecekler. Bir daha da kapılarını kendi kulüpleri dahil çalan çıkacak mı, bilinmez.
Oğuz Çetin "Ben iyi bir futbol adamı, iyi bir hocayım. İşte başarılarım" diyemiyor.
Oğuz Çetin "Ben milli takımdaki yerim, kişiliğim ve katkılarımla kendini kabul ettirmiş bir futbol adamıyım. İşte benim görüşlerimi haber yapan, yapma gereği duyan, peşimde koşan medya kurumlarının listesi, örnekleri" diyemiyor.
Oğuz Çetin "Milli takımın hazırlık dönemlerinde, maçları sırasında Terim'e şu müdahalelerim olmuştur"u hele hiç ama hiç diyemiyor.
O zaman tek şeyi kalıyor, diyecek..
"Hıncal Uluç futbol oynadı mı?.."
Sevgili Oğuz,
Hayatında hiç futbol oynamamış, tek gün dahi hocalık yapmamış Hıncal Uluç, senin yerinde olsaydı, Fatih Terim'e çok daha büyük katkılar yapar, aldığı parayı da hak ederdi. Çünkü Hıncal Uluç fikirlerini bağıra çağıra söylemekten çekinmez, gerekirse çekip gitmeyi, kovulmayı göze alır ama Fatih'i en azından bir kez daha düşünmeye zorlardı.
Sen bu musun?.