KEMAL BELGİN bu ülkenin en usta gazetecilerinden biri.. Özellikle birlikte yurtdışında olduğumuz uzun süreli gezilerde nasıl acar bir gazeteci olduğunu bizzat gözlemledim. Örneğin 1982 Dünya Kupası sırasında İtalyan gazetecilerin bile giremediği İtalya kampına girip röportaj yapan ve dünyayı atlatan tek gazeteci oydu.
Belgin, lafını da sakınmaz. Kafasındakini çekinmeden söyler. Çok iyi bir Fenerli olduğu halde, nerdeyse tüm medyayı susturan Fener Başkanları Kemal'e söz geçiremediler hiçbir zaman.. İşiyle, mesleğiyle, ekmek parasıyla oynadıkları halde..
Tek kusuru var bana sorarsanız Kemal'in..
Kıskanç bence.. Başkalarının başarılarını alkışlayamıyor mesleğinde. Kafasında hatta takıntılar yaratıp, her fırsatta dokundurma çabası içine giriyor.
Özellikle de yenilere, gençlere karşı acımasız..
Ön libero konusundaki görüşleri, savları ile yepyeni fikirler ortaya atan ve hoş bir tartışma, düşünce fırtınası yaratan Uğur Meleke ve Mehmet Demirkol'a nasıl saldırıyor, ne ağır sözcüklerle, inanamıyorum.
Yazdıkları destek falan değil. Kelimenin tam anlamıyla köstek. Yok etmeye çalışıyor gençleri.. Deneyimli bir ağabey olarak yol göstereceğine.
Mehmet ve Uğur, ön libero konusunda nerdeyse tamı tamına zıt şeyler söylerken, Kemal ikisine birden saldırıyor. Nasıl oluyor bu peki.. En azından birine yakın olması gerekmez mi, bu durumda..
Ya okuduğunu anlamıyor. Olamaz.
Ya anladığını anlatamıyor. Mümkün değil.
O zaman bir şey kalıyor geriye.. Gençleri kıskanıyor.
Yapma Kemal.. Benimle uğraş. Sorun yok. Ama gençleri yıkmaya çabalama.. Biz gidiyoruz, onlar geliyorlar..
***
Sevgili Uğur (Meleke),
"Dostum Saffet" başlıklı yazındaki üslubu hiç sevmedim. Meslek ağabeylerine böylesi hitap etmek, genç bir yeteneğe hiç yakışmıyor. Fikirlerini söyle.. Hep söyle.. Ama meslek büyüklerini aşağılama, hakarete yeltenme.. Reyting, tiraj uğruna saldırma.. Onlar öyle olsalar da..
Ayni fikirleri çok daha hoş bir anlatım içinde savunabilirdin. O zaman daha da etkili olurdun.
Bize benzeme Uğur..
Genç kuşaklar bize benzemesin sakın..