Şıpsevdi filminde beni çok etkileyen bir sahne vardı.. Daha izlerken "Bu sahneyi filmden ayırıp ayrı yazmalıyım" dediğim..
Ben Stiller, Meksika'da bir tatil köyünde tanıştığı sevgilisini aramak için Amerika'ya bin güçlükle gider.. Evini bulur.. Kapısını çalar.. Sevgilisi, eski nişanlısıyla evlenmiştir. Stiller'e "Ben seni değil, kocamı seviyorum" der.. Stiller, evden çıkar, sokakta babasına fısıldar..
"Dön bak bakalım.. Arkamdan bakıyorsa, hâlâ ümit var demektir.."
Bilir misiniz, benim hayatımdaki sevgi sınavlarından biridir, arkasından bakmak..
Kendimi de öyle sınadım, flörtlerimi de bunca yıl..
Evime gelen arkadaşımı uğurlarken, pencereden, balkondan, gözden uzaklaşıncaya kadar arkasından bakma hissine kapılmıyorsam, anlarım ki, günlük, anlık bir hoşlanmadan ötesi yok.. Uzatmanın anlamı da yok..
Ama kapıyı arkasından kapadıktan sonra, sokağı görecek, onu görecek bir yere koşuyorsam, bilirim ki, aba yanmıştır..
Tek taraflı değil tabii.. Arkasından sadece gidişini görmek için bakmam.. O da gözden kaybolana kadar dönüp bakacak mı, pencereme, balkonuma, bana..
Ordaki, ayrılık anındaki bakışların anlık buluşması vardır ya, pek çok sözden, eylemden çok daha fazlasını ifade eder..
Bu yüzden ben ayrılırken de, gözüm onun evinde kalır.. Arkamdan kapalı perde açılacak mı?.. Perdenin aralığında onun beni bir daha uğurladığını görecek miyim?..
Görürsem eğer, penceredeyse, arkamdan bakıyorsa, öylesi bir güzellik yaşarım ki, ayrılığın hüznü, birden coşkuya dönüşür..
Bir defasında evinden çıktım kızın, gecenin bir vakti.. Arabama bindim, giderken döndüm arkama, penceresine baktım, arkamdan bakıyor mu diye..
Gümbürt diye bir ses.. Sadece o değil, tüm mahalle pencereye fırladı.. Arkaya bakarak arabayı öne sürerseniz ne olacaksa o olmuş.. Yolun kenarında park etmiş duran bir arabaya bir geçirmişim, o kadar olur..
Dahası.. Çarptığım araba, kızınki değil mi?.. Sen koca mahalle de git sevgilinin arabasını bul, çarpacak!..
Ama vaz geçmedim, bakmaktan ve bana bakılıp bakılmadığını kollamaktan vazgeçmedim hiç..
Şimdiki evim giriş katında.. Bahçemi orman gibi yaptım. Doğal bir perde var, pencerelerimin ve terasımın önünde.. Ben arkasından bakabiliyorum gidenin, yaprak arabalarından, ama onun beni görmesi mümkün değil..
Şimdi merak ediyorsam, o bakışma, o buluşma olacak mı diye, sokağa iniyorum.. Arabasına, ya da taksiye biniyor.. Az ilerde viraj var.. Dönüp kaybolana kadar arkasına, bana bakıyor mu?.. Son bir el sallıyor mu?..
Sallamıyorsa, salla gitsin..
"Arkadan bakma" üzerine çok sevdiğim bir de şarkı var.. Üstat Münir Nurettin söylerdi, kendisi için.. Şimdi belki benim için..
Gönlümle Hasbıhal.. Necdet Atılgan yazmış sözlerini..
Bilmem bu gönülle ben, nasıl yaşayacağım.
O daha genç yaşında, benimse geçti çağım.
Kurtulmak mümkün olsa bırakıp kaçacağım
Fakat ne yazık artık elinde oyuncağım.
Onun zoru sürümek, beni gittiği yola.
Ben giderim sağıma, o çeker beni sola.
Arkasından bakarım, gözlerim dola dola,
Ey gençlik arkadaşım, sana uğurlar ola.
Gözleriniz dola dola da olsa gençler, gidenin arkasından bakmak, giden sizseniz eğer, dönüp, arkanızdan bakana bakmak, çok ama çok güzel bir ayrıntıdır..
İhmal etmeyin sakın..