Bu kentin sahibi yok.. Bu kent kimsenin umurunda değil.. Ne atanmışlar dert ediyor İstanbul'u, ne seçilmişler!..
İstanbul kural tanımazların Teksas'ı olmuş.. Yalan yanlış uygulamalarla kentte yaşam bilmeceye dönmüş, kimsenin, ama kimsenin aldırdığı yok..
"Bu ne iş" diyen tek kişi çıkmıyor..
"Bu sorunu çözelim yahu" diye en basit, bir kalemde düzelecek şeylere bakan yok..
İstanbul ve halkı kimsenin umurunda değil!..
Şimdi çok ama çok basit, ama çok acı bir örnek vereceğim..
Yeni bir moda hızla yayılmaya başladı İstanbul'da.. Esnaf, dükkanlarının önüne park edilmesin diye yolun kendi tarafındaki şeridine, saksılar, ya da trafik babaları diziyor.. Bu yüzden zaten yetersiz İstanbul yolları bir şerit daha daralıyor.
Yapılan iş kural tanımazlık.. Ayıp.. Rezillik..
Peki kimin umurunda?..
Bakın dediğim yer Kuruçeşme.. İstanbul'un en işlek, en yoğun ana arterlerinden biri.. Sahil yolu.. Herifçioğlu sıra sıra dizmiş babaları ki, kaldırım kenarına attığı kahve masalarının önüne park edilmesin..
Oraya park zaten yasak!.. Ama devletin yasağına aldıran mı kaldı?.. Adam da kendi çözümünü bulmuş. Bir şeridi kapatmış.. Gelenin ikinci şeride park edecek hali yok ya..
Peki zaten dar, zaten sıkışan bu ana arter daralmış, orası kıstak, boğaz, huni ağzı şeklini almış, trafiği kilitlemeye başlamış?..
Kimin umurunda?..
Biri, sıkıysa biri çıksın da "Benim" desin, utanmıyorsa, yüzü kızarmıyorsa..
Burası gizli saklı yer değil ki!.. En göz önü.. Kimse "Görmedim" diyemez.. Günde 100 kere Belediye Zabıtası, 500 kere trafik ekipleri geçer.. Biri sormaz mı "Hemşerim ne yapıyorsun sen, burası babanın yolu mu" diye?..
Peki Beşiktaş Emniyet Müdürü, Beşiktaş Belediye Zabıta Müdürü geçmez mi, Kuruçeşme'den?.. Beşiktaş kaymakamı, Beşiktaş Belediye Başkanı geçmez mi?.. İstanbul Trafik Müdürü geçmez mi?. İstanbul Emniyet Müdürü geçmez mi?.. Vali geçmez mi?.. İstanbul Belediye Başkanı geçmez mi?.
Öyle bir adres veriyorum ki, hepsi geçtiler bu rezilliğin önünden. Bazıları en az 10 kez geçtiler, ama görmediler.. Görmediler ki yazın başından beri öyle duruyor işte!..
Baktılar, ama görmediler.. Çünkü hiçbirisinin umurunda değil İstanbul..
İstanbul sahipsiz.. "Biz bu kentin sahibiyiz" diye bakan yok ki içlerinde..
Ne olacak?.. Biz vatandaşlar mı sahip çıkacağız?.. Toplanıp gidip o babaları denize mi atacağız, adamla kavga ederek?.. Biz de mi zorba olacağız?.
İstanbul'da esnafın trafiğe kapadığı kaç yüz yol şeridi var bilir misiniz, birisi de Sabah gazetesinin önünde olarak!..
Devletin gücü mü yetmiyor.. Yeter!.. Bir tane devlet adamı, bir tane halkın, bir tane İstanbul'un sahibi çıksa "Kaldır" hemen dese yeter.. Ama onu bile çok görüyorlar İstanbul'a..
Çünkü hiç ama hiçbiri kendini İstanbul'un sahibi, sorumlusu hissetmiyor!..