McLaren Teknoloji Center'in muhteşem orman ve bahçesini geçip, göletin yanından kıvrılarak bir mimari baş yapıtı binasına girince, kendinizi bir sanat galerisinin içinde buluyorsunuz.. Akıl almaz koca bir mekan.. Yüz metreden fazla uzunluk, 10 metreden fazla derinliğe yerleştirilmiş heykeller.. Bina her tarafından gün ışığına açık.. Yapıtları çok geniş ve rahat bir alanda, doğal ışık altında izliyorsunuz..
Bir sanat galerisi ancak bu kadar güzel tasarlanır..
Peki ama neden?..
Neticede bir otomobil teknoloji merkezine niye devasa bir sanat galerisinin içinden geçip giresiniz ki?.. Hem de Londra gibi arazi fiyatlarının tavana vurduğu bir dünya kentinde?..
İşin sırrı, gurubun patronu Ron Dennis'te.. O sanata aşık.. Sanata inanıyor.. Bu merkez 3 yıl önce kraliçe tarafından açılırken, gazeteciler de merak etmişti galeriyi..
"Burası bir araştırma, geliştirme merkezi.. Yani burada çalışanların esas işi yaratıcılık.. Sanat yaratıcılığı teşvik eder, geliştirir.."
Merkezde çalışan işçilerin siyah kıyafetlerini Hugo Boss'a tasarlattırıp diktiren bir patrondan ne beklenir?..
Gurup merkezi gezerken, mesela Alonso'nun geçen hafta yarış kazanan arabasının önünde fotoğraf çektirirken, ben kaçıp kaçıp heykellere baktım..
Modern Sanat parçaları bunlar.. İngiliz Sanat Konseyi'nin koleksiyonu.. Yani devletin kamunun malı. McLaren 3 yıl için kiralamış. Yani sanata sponsorluk var bir yanda, spora olduğu gibi..
Modern Sanat deyince benim çekincelerim var, bilirsiniz..
Ron Dennis kendi düşüncesini aynen benim gibi özetlemiş, sergi açılırken basına..
"Seversem severim, sevmezsem, sevmem.. Hepsi bu.."
Sevdiği bir heykele sabahtan akşama kadar bıkmadan bakarmış..
Sergiledikleri, sevdikleri..
Ben sevdim mi?..
Şimdi Bedri Baykam ve Erhan İşözen dostlarım bana gene kızacak ama, yazmasam ölürüm..
Deniz kenarına gittiğiniz oldu mu?..
Orda dalgaların yuvarladığı taşları da toplamışsınızdır, en azından çocukluğunuzda..
İşte bu taşların iricelerini yan yana ama birbirlerine mutlak değecek ve bir daire oluşturacak şekilde dizmeyi akıl etseydiniz ve adını "Taş Çember" koysaydınız, müthiş bir modern sanat heykeline Richard Long'dan önce imza atmış olurdunuz. İngiliz devleti bunu yüzbinlerce İngiliz Lirası ödeyerek satın alırdı ve sergilemesi için McLaren'e on binlerce İngiliz Lirasına kiralardı.
O kadar basit..
Bir de Mavi Yüzük var..
Hurdacıya gidin. 10 santim eninde, 3 metre boyunda, 1 santim kalınlığında bir sac şerit alın. Bükün.. 1 metre çapında bir çember olsun. Maviye boyayın. Adını Mavi Yüzük koyun.. İşte İngiliz Devletinin malı bir heykel daha yaptınız..
Başa gelelim.. Ron Dennis "Burası bir araştırma ve geliştirme merkezi.. Sanat yaratıcılığı teşvik eder" derken ne derece haklı?..
Hani şu Formül 1'de yarışan Mercedes/McLaren araba var ya.. Alonso ve Hamilton'un sürdüğü, yarışı 1/2 önde götüren..
Geçen yıl, bu merkezdeki çalışmalarla, o minnacık arabada kaç değişiklik yapılmış, bilir misiniz?..
20 dakikada 1!..
365'i 24'le çarpın önce.. Sonra da 3'le... Çıkan rakam kadar değişiklik yapmışlar, sizin o her hafta ayni gördüğünüz arabada, yarış sezonu boyunca, iyi mi?..