90'lı yılların başları.. Condrad İstanbul yeni açılmış.. Binanın sahibi Erdal Aksoy yakın dostum.. "Seni bir gezdireyim" diye davet etti.. Önce terastaki İtalyan restoranında bir yemek yedik.. Sonra odaları, suitleri dolaştık. Diğer restoran ve cafelere baktık.. Konferans ve toplantı salonlarına girdik çıktık, mini bir alış veriş merkezi var, onun sokağında yürüdük..
Erdal "En ilgincini en sona sakladım" dedi.. "Kumarhane.."
Kapıda güvenlik görevlisi durdurdu.. "Erdal Bey sizin özel izniniz var, ama konuğunuz giremez.. Kumarhane Türk vatandaşlarına yasak.."
"Bre aman.. Kumar falan oynamayacağız. Sadece göstereceğim. Hemen çıkacağız" dedi Erdal..
"Hıncal Bey, konuk değil, gazeteci.. Görmesi, görevi gereği" dedi. Ama görevli "Peygamber" demedi.. Özür diledi..
"Hıncal Beyi tanıyoruz. Gazeteci olduğunu da biliyoruz. Ama Conrad Kumarhanesini Las Vegas Kumar Komisyonu'na bağlı bir Amerikan şirketi yönetiyor. Bu şirket Vegas'ta milyarlarca dolar kazanıyor. Buradaki kazancı onun yanında çekirdek parası. Vegas komisyonu kurallardan minnacık ödün dahi vermez. Lisansı anında iptal eder.
Şu anda içerde yüzlerce yabancı var. Bunların içinde komisyon müfettişleri de olabilir, onları tanımayız ve bilmeyiz. Kuralları ihlal ettiğimize dair bir rapor yazarlarsa biteriz. Vegas'taki lisans da gider."
Otelin sahibi Erdal Aksoy, gazeteci Hıncal Uluç'u o gece o kumarhaneye iki dakika için sokamadı.
Kumarhane izni, en az 500 yatağı olan 5 yıldızlık otel ve tatil köylerine çok sıkı kurallarla verilmişti başlangıçta. Sonra yozlaşma başladı. Yıldızdan geçtik, otel bile aranmaz oldu. "Turistik Merkez" diye bir tabir icat edilip, işini bilene, gemisini yürütene, iktidara yakın olana, mahalle arasında bile kumarhane açma izni verildi. Kumarhanelerin otel tarafından işletilmesi şartı kaldırıldı. Kiralama izni verildi. Kumarhaneler birer ikişer mafyanın eline düştü.
Türk vatandaşlarına önce dolarla oynama izni verildi. Sonra her şey serbest bırakıldı. Kredi ile dahi oynar oldular. Facia, rezillik haberleri gazeteler için rutin hale gelince, turizmin içinden gelme Turizm Bakanı Bahattin Yücel, her şeyin eskisi gibi kontrol, zabt-ı rap altına alınması için yeni bir yasa hazırlamak üzere kolları sıvadı.
Türkiye'de belli bir bölge, ya da bölgeler seçilecek, sadece buralarda lüks otel ve tatil köylerine, sadece pasaportla girilecek kumarhane izni verilecek bu kumarhaneler asla devredilmeyip, otel tarafından işletilecekti. Baha yakın dostum olduğu için, çalışmaları da yakından izliyordum.
Sonra bir gece ansızın Tansu Çiller çıktı.. "Yasaklanacak" dedi. Acemi politikacı Bahattin Yücel, liderine ve başbakanına karşı koyamadı. Aylardır özene bezene ve büyük araştırmalar sonucu hazırladığı yasa tasarısını çöpe attı ve bir gecede "Yasak Yasası" yazıp Meclis'e sevk etti. Meclis de, ayni hızla, altın yumurtlayan tavuğu kesti attı..
Türkiye'ye her yıl akacak milyarlarca doların önü bir günde kesildi. Binlerce pahalı yatak bir gecede boş kaldı. Otel sahipleri bir araya gelip, etkili olmayı ve akılcı kararlar almayı beceremediler. Kapıları açık tutabilmek için kıyasıya bir rekabete başladılar. Fiyatlar, 3 otuz paraya düşerken, "Her şey dahil" denen intihar ve ihanet sistemi çıkarıldı. Gelen turistler tatil köylerinden dışarı adım atmayınca civar kent esnafı da iş göremez hale geldi..
Türkiye dünyanın en ucuz turizm ülkesine dönüştü. Avrupa'da evlerini kapayan emekliler, Türkiye'ye taşınır oldular.
Ucuz lafı Türkiye'yi iyice ucuzlattı. Pahalı turist elini ayağını iyice çekti. Dünya güzeli sahillere, beş yıldızlık tatil köylerine, daha önce Sultan Ahmet'te rastlanan, uyku tulumunda yatan "Bitli" denen turistler, nerdeyse bedava yerleşmeye başladılar.
Kazanamayan oteller kalifiye eleman tutamaz ve kaliteli yiyecek ve içecek veremez oldular. Servis de düştü..
- Ve bugünlere geldik.. Hiç kimsenin hala çözüm düşünmediği bu günlere..
Ama birileri düşünmeli..
Kim onlar?..
Haftaya..