ADALPHI Tiyatrosu'nda Evita'yı seyrettikten sonra, nihayet Pirelli gurubu ile buluştuk, benden bir gün sonra gelen.. Boxwood diye bir şirin restoranda.. Tek kusuru sigara içilen bölümü yok. Karar martta yürürlüğe girecek ama onlar erken başlamış.. Günde bir puroyu keyif için içen bana eziyete bakar mısınız?..
Korcan "Kuku Klüp" dedi.. "Buradan oraya gidiyoruz.."
Londra'ya gelmeden araştırmış, en "in" klüpleri.. Buymuş.. Yahu adı bir garip.. Kuku, uluslararası dilde de, kuku demek işte.. Gülüşmeler falan.. Artık isme mi takıldılar, yoksa gerçekten yorgun muydular.. Ayrılıp otele gidenler oldu, isimleri lazım değil..
Biz yola düştük.. Geldik kulübe kapı kesik.. Meğer o gece özel bir davet varmış..
"Bari yürüyelim iki adım" dedik.. Hemen orası Regent Caddesi'nin öte başı.. Bu başında Hüseyin'in Özer'i var.. Birden Alis Harikalar Ülkesinde olduk.. Noel süslemeleri başlamış caddede.. Bu nasıl bir ışıklandırma, süslendirmedir.. Mor, eflatun bir tünele dönmüş koca cadde.. Bir masal dünyası oluşmuş.. Taksim meydanı bile karanlık kendi kentimi hatırladım, utandım, utandım..
Hüseyin, "Bu ışıklı süslemeler her yıl öyle bir güzellik içinde yapılır ki, sadece İngiltere'nin değil, dünyanın dört bir yanından gelirler.. Böyle cadde esnafının da cirosu, karı katlanır" dedi..
Doğru dedi.. Bu Regent Caddesi'ni gece görmek için dahi Londra'ya gitmeye değer.. Hele de bu yıl ki.. Ben bu yaşıma kadar böyle güzellik görmedim..
Ertesi gün Park Lane Hilton'daydık Pirelli sunumu için.. Herkezin gözü Sophia'nın üzerindeydi.. Korcan'ın da.. Kalktı, Divaya kendi dilinde çok iyi seçilmiş sorular sordu.. Gurur duydum meslekdaşımla.. Korcan iyi gazeteci olmanın ötesinde harika bir seyahat arkadaşı.. Liderlik vasıfları var. Gurupta hemen öne çıkıyor. Gidilecek yerden, yenilecek yemeğe, içilecek içkiye kadar seçiyor.. İyi de seçiyor.. Konuşkan.. Hoş sohbet. Gülüyor, güldürüyor.. Şaka kaldırma gücü sınırsız..
Çıktık.. Ver elini Mossiman.. Bu sütunları okuyanlar tanır artık. Çok yazdım.. Kraliçenin şefi.. Londra'nın en klasik kulübü.. Mossiman restoran değil, kulüp.. Hüseyin ayırttı yerlerimizi, Mossiman'ın yakın dostu.. Kapıda gene durdurdular beni.. Kıyafet mecburi ya girerken.. Ama gevşemiş.. Kravata bakmıyorlar artık. Ceket yeterli.. Vestiyerde yedek ceketler var.. Bir tane verdiler bana, giydim girdik.. Harika bir yemek yedik, 2.5 saat kadar falan süren..
Gece Pirelli'nin galası vardı.. Burada Doğa Tarihi Müzesi ve Londra Adliye Sarayı'nda muhteşem galaları olmuştu Pirelli'nin.. Bu defa Paris'teki gibi siyah perdeler arasında sıradan bir yerdi, ama keyifli, neşeli bir gala oldu.. Eğlendik.. Güldük, gülüştük.. Bütün menü deniz mahsulleri üzerine olunca, ben biraz aç kaldım ama, mesele yok..
Efsane Pirelli 2007 takvimimizi alıp otele döndük.. Daha doğrusu ben dahil bir iki kişi dönmüşüz.. Kalanlar geceyi devam ettirmişler..
Korcan ertesi sabah kahvaltıda "Safraları attıktan sonra ne eğlendik, ne eğlendik" dedi.. Safra da, Pirelli Genel Müdürü Atilla ile ben oluyoruz..
Sevgili Atilla, Sevgili Melda (Halkla İlişkiler)..
Harika Pirelli günleri yaşadık gene..
Seneye kadar!..