Gaziantep'te geçen hafta sonu, tufan gibi yağmur altında yüzlerce Fenerli seyirci ellerinde yasal biletlerle kapıda kaldılar. Stada alınmadılar.. Kapılara yığılınca da polis tarafından coplanarak dağıtıldılar.
Pazartesi akşamı 90 Dakika'da Gaziantep Emniyet Müdürü'nden bu utanç olayının açıklamasını sordum.
"Basın Protokol ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü" imzası ile gelen yanıtı da, dehşet, ama büyük üzüntü ile okudum..
Bakın ne diyorlar..
Polisin spor karşılaşmalarındaki görevi yasalarla belirlenmişmiş. Bu da maçın güvenli geçmesini sağlamakmış. Antep polisi de bu işi harika başarmış, maç kimseye zarar görmeden tamamlanmış..
Aynen alıyorum.. "Ayrıca biletli seyircinin içeri alınmaması polisin görev ve sorumluluk alanına girmemektedir.."
Aynen böyle.. Yazı elimde.. Zihniyete bakar mısınız?.. Kafaya bakar mısınız?.. Bu kafadaki polisi vatandaşın sevmesi, destek olması mümkün mü?..
Gaziantep Emniyet Müdürü'ne değil sorum.. Çünkü Emniyet Müdürlerinin çoğunun kafası böyle; gittiğim illerde de gördüm, İstanbul'da da..
Onun için bu defa Emniyet Genel Müdürü'ne soruyorum..
Polisin görev ve sorumluluk anlayışı bu mudur?.. Onlara polis okullarında böyle mi eğitim veriliyor?.. İş başı eğitiminde böyle mi öğretiliyor?..
Polis Vazife ve Salahiyetleri Yasası'nın özünden bu arkadaşların haberi yok mu?..
Benim elimde yasal, dikkat buyurun "YASAL" bir bilet varsa ve kapılar yüzüme kapatılıyorsa, ben yasal hakkımın sağlanması için polise mi giderim, yoksa "Bizzat ihkak-ı hak" baltayı kapıp, kapıları mı kırarım?..
Ne demek "Biletli seyircinin içeri alınmaması polisi ilgilendirmez?.."
Benim hakkım gasp, dikkat buyurun "GASP" ediliyor ve bu polisi ilgilendirmiyorsa, o zaman polisi ne ilgilendirir, söyler misiniz?.
Şimdi asıl önemli noktaya geliyorum.. Zurnanın zırt dediği, polisin hem de nasıl çifte standart uyguladığının itiraf edildiği satırlara..
Ellerinde yasal biletli seyirciler kapıya yığılınca, bilet kontrolünden sorumlu kurumun yetkilileri polisten yardım istemiş..
Hani polisin yasal görevi değildi ya, biletli seyircinin içeri girmesini sağlamak.. Ama onun dışarda kalmasını, hem de coplayarak sağlamak polisin görevi olmuş birden..
"Madem yerin yoktu, neden bu kadar bilet sattınız" diye o sorumluları çekip karakola götürecek ve soruşturma açacaklarına "Emriniz olur efendim" demişler.. Vatandaşa "Dağılın" diye bağırmışlar. Dağılmayınca da "Yasaların polise vermiş olduğu yetkiler çerçevesinde (Yani copla) giriş kapılarından uzaklaştırılmaları sağlanmıştır."
Yani, yasal hakları elinden alınmış vatandaş yardım isteyince polis "Benim görevim maçın güvenliğini sağlamak. Senin içeri girmen beni ilgilendirmez" diyor.
Ama fazla bilet satarak vatandaşı dolandıranlar "Dağıtın bunları" deyince, polisin yasal görev sınırlaması birden kalkıyor.. Elindeki yasal biletle maça girme dışında amacı olmayan vatandaş bir de coplanıyor..
Hadi gelin de polisi sevin "Bu polis benim polisim" deyin bakalım!..
***
Kim, kim, Sevgili İçişleri Bakanım, Abdülkadir Aksu, kim, bir gün çıkacak da, "Polisin bir numaralı görevi vatandaşa yardımcı olmaktır" diyecek..
Bin defa mı yazalım, polis kolejlerinin kara tahtasına..
Polisin bir numaralı görevi vatandaşa yardımcı olmaktır!..
Polisin bir numaralı görevi vatandaşa yardımcı olmaktır!..
Polisin bir numaralı görevi vatandaşa yardımcı olmaktır!..