MAYIS 2005'ten bu yana Dışişleri Bakanlığı'nın içinde bir sanat galerisi var. Sanıyorum, bir devlet dairesi içindeki ilk sanat galerisi.. Üstelik, kapalı kapılar ardında değil, toplantı salonlarının arasında.. Açık.. Özellikle yabancı konukların bu salonlara ne sıklıkta geldikleri düşünülürse, önemi bir kat daha artıyor.
Galeriyi, Güzel Sanatlar okumuş bir sefire, Hatice Kumbaracı Gürsöz yönetiyor.
Pazartesi günü galeride düzenlenen sanat sohbetlerinden birine katıldım. Bana çocukluğumun Ankarasını hatırlatan.. Üniversite yıllarımızda, Kızılay'da, Sanat Sevenler'deki toplantılara bir yolunu bulup girmeye çalışır, Ankara'nın ve Türkiye'nin önde gelen entellektüellerinin tadına doyum olmayan sohbetlerini dinlerdik.
Tıpkı o günler gibi, bu sohbeti de tanınmış seramik sanatçısı Prof. Hamiye Çolakoğlu, büyük bir coşkuyla açtı. Önce, galeride dört kıtadan topladığı "camaltı" resim kolleksiyonunun yanı sıra "Pencereler" adını verdiği eserlerini sergileyen ressam Neveser Aksoy'u tanıttı.
Sonra sanattan, çocukluğundan, çocukluğunun Türkiye'sinden, İtalya'daki öğrencilik yıllarından, hatta Houston Uzay Merkezi'nden, sanatın yanı sıra bilimdeki öneminden söz etti.
Neveser Aksoy Paris'te yaşayan sanatçılarımızdan biri.. Sorbonne'da "Türk camaltı resimleri" üzerine doktora tezi hazırlamış.. O günden bugüne dört kıtadan örneklerini toplayarak çok önemli bir koleksiyonun sahibi olmuş. Sonbaharda İstanbul, Pera Müzesi'nde sergilediği eserlerin bir bölümünü Ankara'ya Dışişleri Sanat Galerisi'ne getirmiş.. Çok eski çağlara uzanan geçmişine rağmen hemen hiç bilinmeyen camaltı resimleri ilginç.. Resim, sondan başlıyor. Camın üzerine önce imzanızı atıyorsunuz, sonra başlıyorsunuz boyamaya.. Önce fon değil, ayrıntılar..
Işık, gölge, detaylar.. Sonra zemin.. Çünkü resmin boyadığınız yüzü, aslında arkası.. Öbür tarafından bakıyorsunuz. Şahmaran'ın yıllar yılı bu zorlukla boyandığını düşünmek bile heyecan verici.. Her türlü boyayla yapılabiliyor. Ama rötuş ve düzeltme imkanı yok. Boyalar birbirini örtünce, ön yüze yansımıyor.
Yüzyıllarca evleri, mabetleri, kahveleri süslemiş.. Çeyizlere girmiş.. Anadolu'nun yanısıra Bohemya ve Venedik'te en güzel örnekleri verilmiş. Hindistan, Çin, Japonya, Güney Amerika ve Afrika'da yapılmış. Neveser Aksoy keyifle anlattı, soruları yanıtladı.. Biz keyifle dinledik.