Dünyanın dört bir yanında yüzlerce sergi dolaştım. Böylesi bir sunuma çok az rastladım..
Bir sergi bu kadar etkileyici hazırlanır ancak..
Büyüleniyorsunuz.. Çakılıp kalıyorsunuz.. Dışarı çıkarken adımlarınız geri geri gidiyor.. Orada kalmak, geceyi de orada geçirmek istiyorsunuz..
Anladınız tabii.. "Picasso İstanbul'da" sergisinden söz ediyor ve bu sergiyi hazırlayan herkesi, yola başını koyan Sakıp Sabancı'dan başlayarak yürekten kutluyorum..
Yüzlerce alkış..
Binlerce teşekkür..
Sergi başlangıcından sonuna, Picasso'yu anlatıyor, tarihsel süreci izleyerek.. Dünyanın en ünlü, en tartışmalı sanatçılarından birini, belki birincisini öyle güzel öğreniyor tanıyorsunuz ki..
Ama orada bitmiyor iş.. Picasso'nun yaşamına paralel, resim sanatını, bu sanattaki devrimleri izliyor, anlıyorsunuz derinden..
Orada da bitmiyor.. Yaşamı, yaşam felsefesini, ölümsüzlüğü öğreniyorsunuz..
"Araştırma değil, bulma önemlidir" diyor Picasso.. Hayatı boyunca araştırmış, ama her defasında bulmuş sanatçı..
"Ölümü yenmenin, ölümsüz olmanın yolu, yaratmaktır" diyor sergi.. Durmadan yaratmak.. Hep yaratmak.. 93 uzun yaşın 70'ini yaratmaya ayırdığı için Picasso, ölümünden 33 yıl sonra hala yaşıyor ve İstanbul'a geliyor, gelebiliyor..
Picasso sergisi 3 katını kapsıyor Sabancı müzesinin. Kapıdan girişte size bir dinleme aleti veriyorlar. İngilizce, ya da Türkçe.. Müşfik Kenter'in etkili sesi, önünde durduğunuz esere paralel size Picasso'yu anlatıyor. Ferid Edgü harika bir metin hazırlamış. İçinde mizahı da olan fevkalade keyifli, bilgi dolu bir anlatım..
Ben size "Önce video odasına gidip, oradaki Picasso ve sanatını anlatan kısa filmi izleyerek başlayın" derim. Ondan sonra bir başka bakıyorsunuz eserlere, farkında olmadan..
Atatürk'le ayni yıl doğan (1881) Picasso'nun 1900'lerde başladığı sanatın ilk çalışmaları birinci katta.. Sonra üçüncü kata inip devam ediyorsunuz.. Son yıllar orta kat..
Bu sırayla gezmeniz gerçekten resim sanatındaki gelişmeleri ve Picasso'yu anlamanız açısından önemli. Üşenmeyin..
En çok önünde kaldığım resim, minnacık bir kadın portresiydi.. Sevgilisi Rus balerin Olga.. 1917'de, tam Sovyet devriminin olduğu yıl boyamış bu resmi Picasso ve kendisine kendi başlattığı akıma bir "Karşı devrim" yapmış.. Zira Olga'nın portresi, altında sanki Rubens'in imzası varmışçasına, klasik bir resim.. Enfes..
Şimdi burada çok önemli bir şey yatıyor..
Adam gibi adam resmi yapamadıkları için çarpuk çurpuk çizen ve kendilerine "Modern ressam" diyenlerle, klasik resmin hem de nasıl daniskasını yaptıktan sonra şekilleri bozmaya başlayan Picasso arasındaki fark, işte bu anda ortaya çıkıyor..
Picasso görünenleri yansıtan resimlerden bıkmış.. "Resim yansıtıcı değil, yaratıcı olmalı" demiş. Çizgi ve desenleri bozarak, yeni bir tarzın kurucusu, yaratıcısı olmuş.. Kübizm bir icat değil, klasik resimden çıkmış, ondan yaratılmış yeni bir tavır..
Önce yapmış, sonra bozmuş Üstad.. Yapamadığı için bozuk yapmamış.. Fark da ordan çıkıyor zaten..
Picasso'nun o kübik, o gözleri, ağızları, kulakları oldukları değil, ressamın istediği yerde duran resimleri ile modeller arasındaki her zaman var olan benzerlik, Kübizm sanatının sırrı..
Tuvale saçma sapan desenler çizip saçma sapan boyalar atmak değil, her defasında modele sadık kalmak.. Modele benzemeyi en garip görünen resme bile aktarmak..
Oturan Yeşil Elbiseli Kadın'ın ikinci karısı Jacqueline olduğunu o zaman bakanlar hemen anladılar. Kara gözler, gür kaşlar, uzun siyah saçlar doğrudan modele aitti çünkü..
Picasso'nun en ünlü iki tablosu İstanbul'da yok..
Guernica ve Avignonlu Kızlar!..
Guernica Madrid'de Kraliçe Sophia müzesinde.. Dünyayı dolaştı. Artık yuvasından çıkması zor.. Ama bakarsınız bir gün o da olur.. Daha dün İstanbul'da bir Picasso sergisi açılabileceğini düşünebilir miydik?.. Sakıp Ağa'nın hayalleri olmasaydı?..
Soyut resmin, kübizmin başlangıcı sayılan Avignonlu Kızlar, New York Modern Sanatlar Müzesi'nde, ama bu resmin tıpkısı dev bir duvar halısı, Sakıp Sabancı Müzesi'nde asılmış.. Halı da Picasso imzalı zaten..
Her büyük tablosu için önce sayısız ve parça parça eskizler çizip, sonra bunları ana tablaya yerleştiren Picasso'nun Avignonlu Kızlar için eskizlerinden biri de var İstanbul'da.. Önce bu eskize bakın (27 numara), sonra en alt kat merdiveninin girişine asılı halının önünde kendinize bol zaman ayırın!..
***
Sabancı Müzesi ve Üniversitesi, Picasso İstanbul'da başlıklı harika bir katalog kitap hazırlamış.. Günlerdir elimden düşmüyor.. Bu albüm kitabı evde her boş kaldığımda elime alıyor, resimlere yeniden bakıyor, enfes yazılmış açıklamalarla o resmi ve Picasso'yu biraz daha tanıyor, biraz daha seviyorum..
Kitap açtığım her sayfasında bana "Git.. Sergiye git, aslını bir defa daha gör" diyor..
Gideceğim..
Picasso eğer kalkıp taa İstanbullara gelmişse, ben de artık bi zahmet Emirgân'a gideceğim, sık sık buluşmak için..