40 yıldan fazla bir zamandır süren bir efsane!.. Estetiği, güzelliği ve fotoğraf sanatını sevenler için hayat boyu saklanacak bir koleksiyon parçası..
Pirelli takvimlerinin genel tanımını böyle yapabilirsiniz.. Bu takvimlerin, Pirelli adı ile üretilen lastiklerin hatta önüne geçtiğini de söyleyebilirsiniz..
Pirelli, efsane takvimlerini, yıllarca Londra'nın birbirinden ilginç mekânlarında sunduktan sonra, dünyada başka kentler olduğunu da hatırladı.. Geçen yıl Rio'ya gittiler.. Bu yıl Paris'e..
Rüya kenti Paris'te takvimi sundukları mekân Pirelli'ye hiç yakışmadı ilk defa.. Dört duvarına perde çekilmiş bir hangar düşünün.. İşte o.. Hangar cart diye gözlere batmasın diye ışıkları da iyice kısmışlar ki, nerdeyse yan masayı göremiyorsunuz, gözleriniz loşluğa alışıncaya dek..
Nerde gezmeye doyamadığım Londra Doğa Tarihi Müzesi'nde dinozor iskeletinin altındaki masam.. Nerede önceki yılki, Londra Adliye Sarayı'ndaki muhteşem doğal dekor ve hava..
Efendim Paris'teki sunum aslında Paris Güzel Sanatlar Akademisi'nde planlanmış ama, bakmışlar ki, 700 konuk orada tıkış tıkış olacak, iki gün önce karar değişmiş, bu hangar bulunmuş..
Pirelli'yi artık yakından biliyorum.. Buna, "Özrü kabahatinden büyük" derler.. Böylesine dev bir bütçe ile yapılan bir organizasyonda salonun yetmeyeceği iki gün önce mi anlaşılır?. Salonun boyutları mı sürpriz, konuk sayısı mı?.
Hayır.. Bu mazeret inanılır gibi değil.. Peki gerçek ne?.. Bilmem.. Bildiğim bu efsane takvime ve Pirelli adına hiç yakışmayan, Paris'e gittiğimize bile değmeyen bir gece düzenlenmişti bu defa.. Yemek bitsin de kaçalım diye masadaki dostların lokmalarını saydım resmen..
Takvime gelince.. Bakın hemen şunu söyleyeyim.. Bana alakasız bir zaman ve mekânda bu resimleri gösterseler ve "Tahmin et" deseler "Pirelli Takvim Sayfaları" oldukları aklımdan geçmezdi.
İşin özeti bu.. Bu fotoğrafların kendisi "Marka" olamamış.. Bunca yılın efsane takviminin farkını yaratamamış. Aralık ayında tüm dünya marketlerini dolduracak binlerce takvimde benzerlerini fazlası ile bulacağınız siyah beyaz ve de renkli işler işte..
Tabii.. Bunca masraf.. Jennifer Lopez'den Kate Moss'a bunca ünlü, dünya cenneti Fransız Rivierası bir araya gelir ve binlerce kare deklanşöre basarsanız eğer, bir iki güzel çıkar..
Ali Atıf Hocam takvimin bazı sayfalarını "Hafif Porno" bulmuş.. Üç tur döndüm.. Pornoyu geçin, erotik resim yok içlerinde..
Mert ve Marcus bu resimleri, Erkekçe Genel Yayın Müdürü Hıncal'ın önüne getirseler "Bu malzeme, bu bütçe ile yapabildiğiniz bunlar mı" diye fırçalardım inanın..
"Pornoyu geçin, erotik bile değil fotoğraflar" diyorum ya.. Ne peki?..
Bir iki çok ucuz, estetikten ve sanattan uzak çıplaklık ve çoğunlukla sıradanlık..
Farkı yaratmayan, farkı fark ettirmeyen fotoğraflar..
Ağırlama.. Bakın orası gerçekten fevkalade idi.. Öteki ülkelerden gelenleri bilmem..
Ama Pirelli sayesinde tanıdığım ve yıllardan beri çok sevdiğim dostlarım arasında yer alan Atilla ve Melda'nın bizleri mutlu etmek için nasıl çırpındıklarını anlatmam mümkün değil.. Üstelik bu çırpınmanın ısmarlama değil, yürekten gelme olduğunu hissediyorsanız eğer..
Teşekkür ederim Sevgili Dostlarım!..