GEÇEN yıla gayet iyi başlayan Hakan Şükür'ün, hedefinde Fenerbahçe olan Ersun Yanal tarafından nasıl durdurulduğunu Galatasaray camiası iyi hatırlar.
Hakan'ın gayet duygusal bir yapıya sahip olduğunu ve kafası rahat olmadıkça, sahada başarıya ulaşamadığı bilinince, onun hızını kesmek fazla zor olmuyor.
Bu yıl da lige iyi bir giriş yapan, Ersun'un yerini alan Fatih Terim sayesinde de moralini büyük ölçüde düzelten Hakanlı Galatasaray'ın tehlikeli olduğunu hisseden Kutsal İttifak medyası derhal harekete geçti. Doğrudan moralini hedefleyip saldırıya başladılar.. Hakan'ın kullanamadığı pozisyonları cımbızla seçip yüklendiler. Karşı karşıya pozisyonda golü atamayan Anelka'nın adı yazıda geçmezken, Hakan puan kaybı sorumlusu olarak manşetlere taşındı.
Oysa Hakan özellikle karşı karşıya kaçırdığı pozisyonlarla zaten ünlüydü. Bunca gol kaçırmasına rağmen yıllarca gol kralı olması da, aslında gol pozisyonlarına girmede ne kadar usta ve yetenekli olduğunun kanıtıydı.
Fener medyası yetmezken işe bir de Galatasaray camiasının en olgun ve en saygın kalemi Doğan Koloğlu girdi. Fener medyası lehinde, yangına adeta körükle gitti ve Hakan'ı bitirmek için usta kalemini her türlü kullandı.
Hakan'ın tek başına aldığı maçlarda, yazısına adını koymayan Doğan Ağabey, her kayıp puanın sorumlusu olarak Hakan'ı göstermekten çekinmedi.
Bu hafta da "Bravo Gerets" başlıklı yazısı ile doruğa vurdu. Doğan Ağabey, Galatasaray'ın başarısız futbolunun tek sorumlusu Gerets'i eleştireceğine, sırf Hakan'ı oyundan aldığı için alkışlayabildi.
Oysa sadece o oyundan alma şekli bile yüz karasıydı, utançtı.
Hakan'ın hemen her maçta hem de nasıl moral aradığını bir geri zekalı bile anlardı. Sahaya çıktığı andan itibaren her tarafa koşuyor, basmadık yer bırakmıyordu. Özlenen, beklenen golleri atmaya başlasa kendine gelecekti. Ama kısmeti de yoktu. Hele son maçta vurduğu kafalar direkleri yalamıştı.. O maçın da en iyilerindendi Hakan.. Her kafa topunu alıyor, peşine daima iki kişi takıyor, onları sürükleyip ötekilere koridorlar açıyordu. İşte bu Hakan'ı Gerets dünyada benzeri olmayan şekilde oyundan almıştı.
Oyun kilitlenmiş giderken Hakan "Al da at" diye bir asistle düğümü çözmüş, Galatasaray'a 3 puan getiren golü attırmış, ama daha gol sevincini yaşamadan, kenardan numarasının kaldırıldığını görmüştü. Hakan'ı silmek, Hakan'ı yok etmek, Hakan'ı bitirmek hareketiydi bu..
Utançtı, yüz karası idi. Doğan Ağabey bu utancı, bu ayıbı alkışlıyordu.
Peki neden?..
Takıntısı vardı da ondan.
Birincisi.. Hakan'ın Galatasaray'a gelmesine engel olmak için elinden geleni yapmıştı. O zaman transferleri yöneten uzaktan akrabası Alp Yalman'ı da etkilemiş "Papen Mustafa varken Hakan alınır mı" diyerek işi nerdeyse durdurmuştu ki, Yurdaşen Karahasan emrivaki ile transferi bitirdi. Ondan sonra Hakan'ın değerini sadece Türkiye değil dünya anladı. Hakan Şükür, Türkiye denince adı ilk anılan marka haline geldi. Dünyanın en uç köşelerinde yaşayanlara, Eskimolar'dan Zulular'a adını ezberletti. Doğan Ağabey yanılgısını kabul edeceğine, bekledi..
İkincisi.. Hakan Şükür'ün Fethullah Gülen'le yakınlığını hiç sindiremedi Doğan Ağabey..
..Ve Hakan formdan düşer düşmez vurmaya başladı.
Hakan biterse ne olur?.. Bu ülkede uzmanlar, Hakan'a yedek tek isim söyleyebiliyorlar: Ersen Martin..
Bu Hakan giderse, bir Hakan daha olmadığına başka kanıt gerekir mi?.
Bu saldırı fırtınasına karşı Hakan'a sahip olması gereken Galatasaray yönetimi ortada yok. Tribünler susuyor. Bir tek Gerets kalıyor. Oyuncudan ve insan psikolojisinden anlaması gereken. O da hep tam tersini yapıyor.
Gençlere tavrına bakın.. Galatasaray bu ülkenin altyapısı en iyi takımı.. Fatih Terim ve Burak Elmas'a bin teşekkür. Bütün altyapı milli takımlarının yarısından fazlası Galatasaray'dan geliyor. Galatasaray PAF takımında, Nuri Şahin gibi parlamaya hazır gençler var.. Cafercan, Zafer, Özgürcan, Arda.. Bunlar A takımında oynamaya nerdeyse hazırlar.. Ama Gerets, gençleri A takımına hazırlamak, alıştırmak niyetinde değil. Bana sorarsanız Nuri Şahin'den çok daha iyi Cafercan'ı yolladı, "Bana yaramazsın" diye.. Uğur'u kerhen oynatıyor, kerhen oynattığını durmadan açıklıyor ki, çocuğun morali sıfırlansın.
Zafer'i Trömsö'ye elenirken "Gel kurtar" diye oyuna soktu ki, çocuğun pabuçları birbirine dolansın. Özgürcan'ı Gençler maçı gitmişken kurtarıcı diye soktu ki, nabzı 280'e çıksın ve topa vuramasın..
Adını anmadığı, üç Ribery edecek Arda'yı ne zaman nasıl harcayacak, bekliyorum..
Gerets, önündeki oyunu okuyamıyor.
Analiz edemiyor, çözemiyor, çözüm üretmiyor. Yaptığı değişikliklerin onda dokuzu yanlış. Hakan değişikliği de tüy dikti.
Dört haftadır ayni şeyi söylüyor.. "Takım kötü oynuyor.."
"Takım haftalar boyu kötü oynuyorsa, sen hoca efendi ne yapıyor, ne işe yarıyorsun" diyen yok.
Özhan Canaydın zaten bu işlerden anlamaz. Ergun Gürsoy'da bir Fener aşkı başlamış, her fırsatta Galatasaray'ı aşağılayan, rakibi öven laflar ediyor.
Ötekiler zaten yok.. O zaman çözüm.. Çözüm kongrede.. Marta kadar kimse bir mucize beklemesin!..