İŞTE benim yargıçlarım..,
Her türlü eleştiriye "Ya tutarsa" diye hakaret davaları açan, "Tutmasa da, hiç değilse dehşet saçar, birkaç kişiyi sustururuz" diye düşünenlere, mahkemelerimizden tokatlar gelmeye başladı..
Açılan iki tazminat davasını, mahkemeler "Hakaret değil, eleştiri" diye reddetti..
Bu beraattan önemli.. Beraat uzun süren bir dava sürecinin sonunda geliyor. Suçsuz da olsanız, bunca işiniz arasında durup dururken, hukukçularla uğraşmaya başlıyor, suçsuzluğunuzu kanıtlamaya çalışıyordunuz. Sonunda beraat etseniz bile, bu dahi, basın özgürlüğü önüne engel olarak çıkıyordu. " Yahu şimdi gene yığınla dava.. Boş ver" deyip o konuyu yazmaktan vazgeçebiliyordunuz..
Oysa mahkeme davayı reddedince, dava açanların hesapları taa en baştan tersine dönüyor..
Bu yüzden özellikle teşekkür ediyorum, Yargıçlarıma ve Savcılarıma..
Galatasaray Başkanı Özhan Canaydın ve TRT Spor Spikeri Cüneyt Kıran'ın aleyhime açtığı hakaret ve tazminat davaları mahkemeler tarafından reddedildi.
Özhan, beni gördüğü, adımın geçtiği her yerde arkadaş olduğumuzu iddia eder..
Yıllar önce o ve arkadaşları, Galatasaray'da kafatasçılık (Lisecilik) yapmalarını eleştiren bir yazım üzerine, kulüpten ihracım için 168 imza toplamışlardı. Zamanın Haysiyet Divanı Başkanı, nur içinde yatsın Ulvi Yanal "Bu yazının altına ben de imza atarım" diyerek talebi görüşme açmadan reddetmişti.
Özhan, ayni tokadı bu defa yüce Türk Mahkemelerinden yedi..
Tribünler hakkında dümdüz giderken "Demokratik tepkiler" diyebilen popülist kardeşim,
"Arkadaşım" dediği ve yüreğini bildiği adamın eleştirileri karşısında soluğu mahkemede alıyorsa, gerçek kimliğini de ortaya koyuyor demektir.
Galatasaray'ın bu kimlikten kurtulmasına az kaldı..
Marta kadar..